29 Ocak 2011 Cumartesi

FARKLI DESENLER 15. Bölüm - Feride'nin İntiharı Herkesi Şaşırtır

Yasaklara boyun eğmek zorunda kalan Yasemin, Emir'den ayrılacağını belirtince babası Galip sakinleşir. Hayrettin Bey'in ailesinden, sadece sera için verdiği borcu geri ister. Büyük miktardaki borcu kapatmak için Feride de Hayrettin Bey de çalışmaya başlarlar.

Ancak, Feride'nin başladığı iş çok yıpratıcı ve çok ağır bir iştir. Bu yüzden kendine ve ailesine vakit ayıramaz. Bu durum, Şeref'in hiç hoşuna gitmemektedir. Zaman zaman yaşanan tartışmalar, kavgaya dönüşmeye başlar.

Feride eşine güzel görünebilmek için çareler ararken, annesi Canan Hanım'dan gelen telefonla yıkılır. Duyduklarına hayli üzülür ve bunca zaman boşuna çabaladığını düşünür. Kendini oldukça değersiz hisseden Feride, düşünmeden hareket eder ve intihara kalkışır. Bu olay karşısında herkes şaşkına dönmüştür. Hayli endişelenen aile fertleri, olayın sebebini sorgularlar.

Varlık Harikaları 1. Bölüm - İlginç Sorular, Şaşırtıcı Cevaplar...

Tüm dünyada "Naturwunder" ismiyle tanınan ünlü yarışma programı "Varlık Harikaları", Vatan Şaşmaz'ın sunumuyla ekrana geliyor.

Her canlının yaratılışındaki sırlar, Vatan Şaşmaz tarafından programa katılan ünlü konuklara soruluyor. Soruya cevap verildikten sonra sorunun muhatabı olan "Varlık Harikası" stüdyoya getirilerek doğru cevap, bilim adamı Mehmet Aslan tarafından stüdyodaki laboratuvar ortamında açıklanıyor.

Programın ilk bölüm konukları; Çocuklar Duymasın dizisinin Havuç'u Furkan Kızılay, 2002 Türkiye Güzeli Esra Sönmezer, CNN Türk Haber Spikeri Özge Uzun ve Farklı Desenler dizisi oyuncusu Sema Atalay oluyor.

Her hafta birbirinden ünlü konukların yarıştığı "Varlık Harikaları"nda, ünlü konuklarla birlikte hem doğa harikalarına şahit olabilir hem de eğlenirken öğrenebilirsiniz.


Doğada bakıp da görmediğimiz yada yanlış bildiğimiz gerçekler, stüdyoda kurulan laboratuar ortamında “BİLİM ADAMI” eşliğinde deneylerle anlatılıyor. Her canlının yaratılışındaki sırlar, yarışmanın sunucusu Vatan Şaşmaz tarafından programa katılan ünlü konuklara soruluyor. Soruya cevap verildikten sonra sorunun muhatabı olan “Varlık Harikası” stüdyoya getirilerek doğru cevap, bilim adamı Mehmet Aslan tarafından deneysel bir biçimde açıklanıyor...

Ayna, dünya üzerindeki yolculuğuna Etiyopya ile devam ediyor.

Saim Orhan ve ekibi, onlarca farklı kabileye sahip, tam 81 tane yerel dilin konuşulduğu eski Habeşistan Krallığı'nın kurulduğu toprakları ziyaret ediyor. Kuşbakışı bakıldığında zıtlıklarla dolu bir manzarası olan Etiyopya, görenleri hayrete düşürüyor. Şehirlerin dört bir yanında yükselen modern binalarla iç içe geçmiş teneke evler, ilk defa Ayna'da ekrana geliyor.

Ayna, şehrin bir başka gerçeği olan dilencileri, sıkışan trafikte görüntülemeyi başarıyor. Suç oranının sanıldığı gibi yüksek olmadığı Etiyopya'da, zıtlıklar, program ekibini şaşırtmaya devam ediyor. Tüm olumsuzluklara rağmen gelişimini sürdürmeye devam eden ülkenin caddelerinde, oldukça lüks arabalarla insanı egzoz dumanına boğan araçlar yanyana seyrediyor.

Tarihlerinde hiç sömürge durumuna düşmeyen bu ülkenin başkenti Addis Ababa'yı ziyaret eden Saim Orhan, başkent halkıyla samimi röportajlar gerçekleştiriyor. İklimin çok cazip olduğundan bahsederlerken yazın klimaya, kışın ise sobaya ihtiyaç duymadıklarını belirtiyorlar.

Başkente oldukça uzak Harar şehrine giden Ayna, her akşam turistler için düzenlenen ilginç gösterilere katılıyor. Yırtıcı sırtlan sürüsü ile yapılan şovlar, adeta nefes kesiyor. Sırtlanları elleriyle besleyen halkın, cesareti Saim Orhan'ı çok etkiliyor.

Ülkenin güneyinde Sudan sınırına doğru yola çıkan Ayna ve ekibi, Mürsi kabilesinin yaşadığı toprakları ziyaret ediyor. Mürsi kadınlarının farklı güzellik anlayışıyla ilgili çarpıcı görüntüler ve daha fazlası bu akşam Ayna'da!


Tek Türkiye Dizisinin Oyuncuları Bilgi Yarışması'nda

Özel Merve Eğitim kurumlarına bağlı Selçuklu Abdullah Aymaz, Meram Abdullah Aymaz ve Mehmet Özdemir İlköğretim okulu 4 ve 5. Sınıf öğrencileri arasında Gonca Dergisi bilgi, seçilmiş üç kitaptan bilgi ve takdim yarışmaları yapıldı.

Tek Türkiye dizisi oyuncusu ve tiyatrocu (Zaim Komutan, Kaya Minik, İşkenceci Bedri)nin jüri olarak katıldığı yarışmalar centilmenlik içinde oldukça heyecanlı geçti. Yarışmacı öğrencilerin gösterdiği üstün performans Jüri üyeleri ve seyircilerin takdirini topladı. Yarışmalar sonucunda Selçuklu Abdullah Aymaz iki alanda Gonca dergisi ve Kitap yarışmalarında birinci olurken Takdim yarışmasında Mehmet Özdemir İlköğretim Okulu 1. Oldu. Yarışma sonunda dereceye giren öğrencilere çeşitli hediyeler ile ödüllendirildi.


Şefkat Tepe`den Seydişehir`e Ziyaret

Çekimleri Seydişehir ve çevresindeki köylerde yapılan Erhan Baytimur’un yönettiği, Mert Kılıç, Aslıhan Güner, Sabri Özmener, Ertuğrul Şakar, Hüseyin Erkanlı, Serkan Bilgili ve M. Korhan Fırat’ın rol aldığı Samanyolu televizyonunun yeni dizilerinden Şefkat Tepe ‘nin komutan oyuncuları Seydişehir i ziyaret ettiler. Özel Seyfettin Dokumacı ilköğretim okulunun davetlisi olarak ilçeye gelen Serdar üsteğmen rolünde oynayan Mert Kılıç ve Şahin astsubay rolünde oynayan Ertuğrul Şakar okulun öğrencileri ile sohbet ettiler. Okul öğrencilerinin büyük ilgi gösterdiği oyuncular Şiir yarışmasının birincilerine ödüllerini verdiler. Öğrencilerin sorularını cevapladılar ve İmza dağıttılar. Dizi de askerin şefkatlini yansıtmaya çalıştıklarını belirten Serdar üsteğmen haftada bir bölüm çekebildiklerini yoğun tempoda çalıştıklarını verdikleri mesajlarla birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeye çalıştıklarını söyledi. Şahin astsubayda öğrencilerin dizide askerlere çok bağırıyorsunuz gerçek hayatta da çok bağırırı mısınız şeklindeki soruya; dizi başladıktan sonra eşimin akrabaları aramış sana da evde böyle bağırıyorum yoksa diye sormuşlar. Dizi ve rol gereği öyleyim ancak normalde sakin bir yapım var dedi. Daha sonra Okul velilerinin açtığı kermesi ziyaret eden oyuncular ihtiyaç sahibi öğrenciler yararına yapılan kermese destekleri ve çalışmalarından dolayı velilere teşekkür ettiler. Belediye başkanı Abdulkadir Çat ın Ankara da olması nedeniyle vekili Bahattin Erdoğan ı da ziyaret eden oyuncular ziyaretlerini tamamlayarak çekim için Tınaztepe mağaralarının yolunu tuttular.

Resim

Resim

Resim

Resim




Hediye Fikirleri

ŞEFKAT TEPE 10. Bölüm - Leyla, Sevdiği Adamın Karşısında!

Resim

Teslim olmak istemeyen Berivan, ağır yaralı olmasına rağmen kaçmayı göze alır. Serdar Komutan ise, arkadaşları tarafından kaçırılan Berivan'ı kurtarmak için amansız bir takibe başlar. Ancak saklandıkları evden kaçmayı başaran teröristler, izlerini kaybettirmişlerdir.

Serdar Komutan, evlenme teklif ettiği Leyla'dan cevap beklemekte, bir yandan da kardeşine sarılacağı anı düşünerek sabırsızlanmaktadır. En ince planlarını uygulamaya başlayan örgüt, Berivan'ın iyileşmesi için her şeyi yapar. Aldatılan Memiş, kendi yöntemleriyle Berivan'ın peşine düşer ama bu durum, işleri hepten zorlaştırır.

Şiyar ise, Leyla ve Serdar Komutan arasındaki duygusal bağı öğrenir. Bu konu, hemen liderlerine iletilir. Bu kez Leyla, zor bir sınav verecektir. Kendisinden Berivan'ı kurtarmak için gelen Serdar Komutan'ı vurması istenir. Eğer söyleneni yapmazsa, kendi hayatından olacaktır.


27 Ocak 2011 Perşembe

KOLLAMA 113. Bölüm - Vatoz, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor!

Büyük planlar, büyük suikastler, Yiğit'e bir ikaz geliyor, artık hiç kimsenin hataya tahammülü yok...

Resim

Emniyet birimine ajan olarak giren Vatoz, deşifre olduktan sonra iyice acımasızlaşmıştır. Yapacağı en büyük kötülüğü yapar ve masum halkı kurşun yağmuruna tutar. Her türlü bedeli ödemeye hazır olan Vatoz, bazı kesimler tarafından kahraman ilan edilir. Devleti küçük düşürmek isteyen bazı karanlık güçler, Vatoz'un eski bir istihbaratçı olmasından yararlanmak isterler. Fakat o, yem olarak kullanıldığının farkında değildir.

Pikeas ise, başbakanlık için yönlendirilmektedir. Ancak onun başbakan olabilmesi için birilerinin kalemini kırmaya karar verilir. Pikeas'ın siyasi bir lider olabilmesi için, bir siyasi parti başkanına suikast düzenlemek gerekmektedir.

Bu arada Yiğit'e Başbakanlık'tan bir ikaz gelir. Artık hataya tahammülleri olmayan istihbarat içinde yeni bir şekillenme başlar.


TEK TÜRKİYE 127. Bölüm - Dila'nın Hayatı Tarık'ın Ellerinde

Resim

Kimliği deşifre olan Tarık'ın kurtulması için tek bir şansı vardır. Zaim, onu sınamak için Dila'yı hedef gösterir. Tarık, eğer geçmişi hatırlamaz ve Dila'nın ölümünden tedirginlik duymazsa kurtulacaktır. Fakat en ufak şüpheli bir hareketi, sonunu hazırlayacaktır.

Bu esnada Ümit Erleri, zor durumdaki Dila'yı kurtarmak için hareket geçerler. Ancak örgüte farklı isimlerin katılması, Ümit Erleri'nin yenilgisine neden olur. Zor anlar yaşayan Şivan ve ekibi, intikam için harekete geçmeye karar verirler.

Çetin'in kızı, babasının sevdiği gence ne yaptığını öğrenmeye çalışır. Hasan ise, Çetin'in kendisine yaptıklarını asla unutamaz ve nişanlısından ayrılmayı bile düşünür. Kimseyle derdini paylaşamayan Hasan, intihar etmeyi tek çare olarak görür.

25 Ocak 2011 Salı

GÜZ GÜLLERİ 16. Bölüm - Kral'ı Şaşırtan Gerçek Ne?

Hazım, hazırladığı plan için çok heyecanlıdır. Ancak, tam intikamını alacağı sırada, ortalık karışır. Planını gerçekleştiremeyen Hazım, çok öfkelenir. Onun yarım kalan işini Kral bitirecektir. Bunun için Bıyıklı ve kızı Menekşe'yi buz dolu bir depoda ölüme terk eder. Hiçbir çıkış yolu bulamayacağını düşünen Bıyıklı, tam bu esnada, Kral'a babasının ölümü hakkında çok çarpıcı şeyler anlatır. Anlatılanları dikkatle dinleyen Kral, öğrendikleri karşısında allak bullak olur. Fakat bu kez bu gerçekler, en az kendisi kadar Mümtaz'ı da sarsacaktır.

Bu arada, çalışmaya karar veren Meryem yeni bir iş bulmuştur. Hasta bir bayanın bakımını üstlenen Meryem'i bu işinde zor anlar beklemektedir. Yasemin ise, babasının ilk kez annesi ile ilgili konuştuğuna şahit olur. Duydukları karşısında şaşkınlığını gizleyemezken, bunların gerçek olup olmadığını öğrenmek ister. Büyük bir sırra doğru yolculuk yapmaya karar veren Yasemin, nelerle karşılaşacağını bilmemektedir.

Son kozlarını oynamaya başlayan Leyla ise, Hazım'ı köşeye sıkıştırmak için yeni yöntemlere başvurur. Yapılacak tek şey vardır, Cem ile konuşup ona her şeyi anlatmak.


Ebru TV Resmen Avrupalı

Avrupa'da bir yıldır İngilizce ve Almanca yayın yapan Ebru TV, 27 Ocak'ta düzenlenecek açılış töreniyle resmi yayına başlıyor.

Hotbird uydusu üzerinden yayın yapan kanal, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve İngiltere gibi pek çok AB ülkede 24 saat izleniyor. Özellikle Almanca yayınlarıyla Almanya, Avusturya ve İsviçre'de 'dünya insanı' tabir edilen kesim için özgün programları ekrana taşıyan Ebru TV'de, aile ve diyalog eksenli programlara ağırlık veriliyor. İlk kez 2006'da ABD'de yayın hayatına başlayan kanalın özgün programları; 'Daily Connections', 'Bridges of Dialog', 'Helping Hands', 'Reflections', 'Matter and Beyond' ve 'Rumi Forum' gibi yapımlar, Avrupalı izleyicilerin beğenisine sunularak diyalog kültürünün yerleşmesinde öncülük edecek. Bilimden spora, güzel sanatlardan kültüre, kadınlara yönelik kuşak programlarından yemek programlarına geniş bir yelpazede yayın yapan Ebru TV, açılışla birlikte Alman kamuoyundaki tanınırlığını da artırmış olacak.

Almanya'da düzenlenecek ve Ebru TV'nin bağlı olduğu Peyk Medya Genel Müdürü Mustafa Altaş'ın ev sahipliğini yapacağı açılışa; Hessen Eyaleti Başkanı Volker Bouffier (CDU), Başbakan Yardımcısı Jörg-Uwe Hahn (FDP), Hessen Eyaleti Özel Televizyon ve Yeni Medya Organları Kurumu (LPR) Başkanı Prof. Wolfgang Thaenert, Avrupa Parlamentosu (AP) eski Milletvekili Vural Öğer, AP Milletvekili İsmail Ertuğ, Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Yaşar Bilgin, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Ebru TV Amerika Genel Müdürü Adem Kalaç'ın yanı sıra çok sayıda davetli katılacak. Yeni projeler için çalışmalara hız verdiklerini söyleyen Mustafa Altaş, "Ana haber bülteni için daha önce devlet kanalı Hessicher Rundfunk'ta moderatörlük yapan Georg Holzach ile anlaştık." dedi. İnternetten de izlenebilen kanalın Avrupa uydu bilgileri şöyle: Hotbird 13 derecede, frekans: 11054 H, symbol rate (SR): 27500, FEC: 5/6 TELEVİZYON SERVİSİ


Resim

Resim


YEŞEREN ÜMİTLER 3. Bölüm

Yeni bir dünya hevesi, heyecanı, aşkı ile yola çıkanların hikâyeleri,“Yeşeren Ümitler” le ekrana gelmeye devam ediyor.

Yeni sezonda iki farklı kıtadan dört farklı ülkenin seçildiği Yeşeren Ümitler’de, Türkiye adına dünyanın dört bir tarafına koşan insanların hikâyesi ekrana getiriliyor. İnsanlığa adanan yaşam öykülerinin yer aldığı belgesel, insanların ruhuna dokunacak birbirinden heyecanlı hikâyelerle devam ediyor.

Programın ilk dört bölümünde Tacikistan ile ilgili görüntüler ekrana geliyor. Ülke şartlarının geçmişten günümüze nasıl değiştiğinin anlatıldığı belgeselde, ilerlemenin boyutları da belgeleriyle kanıtlanıyor. Türkiye sevdalıları ve yerli halktan insanlarla yapılan yüzlerce röportajın seyirciyle buluşacağı programda, ilk gidiş hikayelerinden okulların açılmasına, sonrasında da bu okulların başarıları ve temsil ettiği değerleriyle Türkiye ve Tacikistan ilişkilerini nasıl olumlu etkilediğine yer veriliyor. Okulların ilk açılışında yaşananları belgeleyen fotoğraflar ve çok değerli arşiv görüntüleri ilk kez yayınlanıyor.


9. Türkçe Olimpiyatları Geliyor!

Türkiye, Türkçe Olimpiyatları için , dünyanın dört bir yanından, bine yakın öğrenciyi ağarlayacak.

Anlatacakları, paylaşacakları o kadar çok şey var ki. Başta kendi ülkelerinin dokusu, kültürü.

Yaklaşık 130 farklı ülkeden geliyorlar.

Taylandlı öğrenciler davul danslarını gösterecekler.

Malililer, halk oyunuyla yarışmaya katılacaklar.

Ya Senegallliler. Senegalliler, Akçaabat Horonu karşımızda olacaklar.

Roman Havalarına aşinayız. Ama bu defa aktörler, Iraklı gençler olacak. Şimdi herkes Türkçe Olimpiyatları'nı iple çekiyor.


22 Ocak 2011 Cumartesi

Hocaefendi: Vasiyetim Olsun...

"Aman dikkat! Hayatımın en büyük emanetini sizlerle paylaşıyorum" anlamını taşıyan o cevap

Vasiyetim olsun...

Bazen böyle oluyor. Bir yazı sizi başka bir yazıya sürüklüyor. Onu yazdığınızda başka bir yazıyla konuya devam etmek zorunda kalıyorsunuz.

Vasiyetim olsun...

Bazen böyle oluyor. Bir yazı sizi başka bir yazıya sürüklüyor. Onu yazdığınızda başka bir yazıyla konuya devam etmek zorunda kalıyorsunuz.

Resmi tamamlamak durumundasınız çünkü. 'Siyaset ve âlimler' diye başladık. Geçmiş çağlarda yaşayan ulemadan örnekler verdik. Sonra söz çağdaş bir düşünür olan Bediüzzaman'a geldi dayandı. Daha da güncel bir noktaya vardığımızda karşımızaFethullah GülenHocaefendi'nin siyasete bakışı çıktı. Bazı alıntılar eşliğinde yapacağımız anlama gayreti daha önceki yazılarla birlikte okunmalı ki bir anlam ifade edebilsin.

"Vasiyetim olsun..." diye başlıyor söze Fethullah Gülen. Ve ekliyor: "Elinizden geldiğince çevrenizi kendi benliğinden, egosundan uzaklaştırmaya çalışın. Eğer bir gün o ideal nesil, ütopyalarda resmedilen nesil, isbat-ı vücut edecekse, o, bencilliği olmayan, 'ben' davasından geçmiş, 'ene'yi bırakmış, hatta şirkin en hafifi olan 'biz'i de aşarak, 'Hüve'de/'O'nda tevhidi yakalamış, 'ene'yi yırtıp, 'Hüve'yi göstermiş nesil olacaktır." (Amerika'da Bir Ay, 2001 / s. 183)

Yukarıdaki paragrafın üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor ki Fethullah Gülen doğru anlaşılabilsin. Her şeyden önce bir insan, "Vasiyetim olsun..." diyerek bir şey söylüyorsa o sözün ağırlığı üzerinde düşünmek gerekiyor. Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin. Bu sözle kuvvetlendirilen cümle, "Aman dikkat! Hayatımın en büyük emanetini sizlerle paylaşıyorum." anlamına geliyor ki, o cümleye bir hayat felsefesi sıkıştırılıyor.

Hocaefendi benzer bir ifadeyi Fasıldan Fasıla (1997) adlı kitabın birinci cildinde de, şöyle ifade ediyor: "Şayet üç cümle söylemeye mecalim kalsa ve benden son tavsiyen nedir diye sorulsa, zannederim söyleyeceklerim yine bu irtibata dikkat çeken ifadelerim olacaktır. Çünkü bana göre en önemli mesele budur... Diğer meselelerin bütünü buna nispeten tali sayılır."

İşte Fethullah Gülen'in dünyaya bakışı budur. O, her meselenin özüne Allah'ı tanımayı, yani marifeti, yerleştiriyor. Hâl böyle olunca gurur, kibir, böbürlenme gibi duyguları "zehirli bal" sayıyor ve egoya dayalı bütün başarı taleplerini elinin tersiyle itiyor. Bu duygu ve düşünceyi çözemeyen ne Gülen'i anlayabilir ne de onun hizmet davetine icabet edenleri. Anlamak şöyle dursun; bazen de genel anlayışın dar kalıpları içinde meseleye yanlış yerden bakanlar da olur. Zannedilir ki her şey iktidar mücadelesi çerçevesinde dönüp duruyor. Bu çok büyük bir hatadır.

Siyasetin Gülen'in nazarındaki değeri

Daha açık söylemem gerekirse: Dünyayı siyasi değişimlerin kriterleriyle algılayanlar, ya da sosyal dönüşümleri sadece iktidar kavgası doğrultusunda yorumlayanlar Fethullah Gülen'i anlayamaz. Bilemez ki siyasi manada olmak ya da olmamak anlamına gelen bir başarının Gülen'in gözünde zerre kadar değeri bulunmamakta. Tumturaklı cümlelerin ardına sığınan ve her şeyi siyasi başarılar çerçevesinde değerlendiren siyaset yorumcuları, şu felsefeye mana verebilir mi: "Bizim çizgimiz bellidir. Bizim en büyük vazife ve misyonumuz kulluktur. Başkalarının medh-u senaları, o medh-u senaların hakkımızda biçtiği makamlarda gözümüz yoktur." (Prizma 3, 1999 / s. 10)

Bir insanın, o insanla kaderi örtüşmüş bir davanın hayat felsefesini anlamadan; hatta anlama gayretine bile girmeden, hiçbir doğru analiz yapılamaz. Gülen "Ben" demeyi defalarca 'şirk' diye niteliyor. Dinin özü de budur. Şirkin daha alt bir katmanına girerek, "Biz" demeyi de kendine ve sevenlerine haram sayıyor. Üstelik bunları temellendirmek için Kur'an'dan deliller getiriyor, Asr-ı Saadet'ten çarpıcı örnekler sıralıyor. Yazdığı kitapların, yaptığı konuşmaların merkezindeki baş gündem insanın hayatın manasını çözmesi, Allah'ı tanıması, benlik davasından vazgeçmesi... Bu telkinlerin dindeki yeri aşikâr. İslam'a göre Allah'a kul olan, başka hiçbir şeye kul olmaz. Allah'tan korkan başka hiçbir şeyden korkmaz, Allah'tan yardım dileyen başka hiçbir şeyden yardım dilemez...

Şimdi siz hayata bu zaviyeden bakan bir insanı, "kendini gösterme", "iktidarı ele geçirme", "her şeye hükmetme" gibi siyasî terim ve kavramlarla anlamaya çalışırsanız daha yolun başında tıkanıp kalırsınız.

Hocaefendi, çok çarpıcı bir tespitte bulunuyor: "Dünya yaratıldığı günden bu yana çağımızda görüldüğü ölçüde mürailik (riyakârlık) olmamıştır. Çünkü günümüzde riyaya sevk eden faktörler pek çok: Ödüller, plaketler, alkışlar, övgüler, yarışlar, maratonlar, millî gururlar, şahsî gururlar, cemaat gururları... O kadar ki Allah'ı hiç hesaba katan yok gibi..." (Amerika'da Bir Ay, 2001 / s. 183)

Önerdiği nedir Hocaefendi'nin: "Benliği nefyetmek ve bunu çokça vurgulamak gerekir. Hiçlik o kadar sık, o kadar aklî ve mantıkî vurgulanmalı ki insan, başarının şahikalarında ve zafer sarhoşluğu içinde dolaştığı anlarda bile, 'Ben yaptım, ben ettim, ben başardım' gibi şirk kokan şeytanî mırıltılarla İlahî inayetlere sahip çıkmasın." (Fasıldan Fasıla, Benlik Girdabı, 2001 / s. 47-48)

Tam bu noktada akla şöyle bir soru geliyor: "Bu kadar iç derinliğe önem veren, Allah'la irtibatı her meselenin önüne alan bir dava, siyasetle yakından ilgilenir mi? İlgilenirse o iç derinliği kaybeder mi?" Bu sorunun cevabını bulmak isteyenlerin öncelikle ellerindeki seküler mezraları, o mikyasların çizgileriyle oluşturulmuş ithal kavramları, o tek yanlı kavramların sadece Batı örneği üzerinden ürettiği hükümleri bir kenara bırakması gerekiyor. İkilem içinde sıkışmışlık, kendi ruh dünyamızın tarihî tecrübelerinden uzak kalmamızla birleşince insanın kendi içine yaptığı seyahat de anlaşılmıyor, dış dünyadaki gelişmelere ilgi ve müdahale şekli de.

Hocaefendi'yi doğru anlamak

Daha açıkçası, İslamî değerler öyle altüst olmuş ve seküler dayatma şuuraltımızı o kadar kan revan içinde bırakmış ki pek çok insan, Müslüman'ı "Ya siyasî parti kur destekle; yahut git dağ başında inzivanı yaşa" refleksleriyle baş başa bırakıyor. Peki, iç dünyanda Sidretü'l Münteha'ya doğru hicret edecek bir murakabe, muhasebe yapılırken; diğer yandan memleket meselelerine, dünya dengelerinin değişim ve 'dönüşümüne katkı sağlanamaz mı? Bu soruya "Hayır!" diye cevap verenler sadece seküler dayatmanın muhkem bir kaziye haline gelmesini sağlamıyor, aynı zamanda İslam'ın kendi orijinal bakış açısını bir kenara itiyor.

Hazret-i Peygamber (sas) kadar iç seyahatini Rabb'in iradesine veren ve kulluğun şahikasını yaşayan bir beşer çıkmadı; çıkmayacak da. Ancak O (sas), hem gözyaşları içinde Rabb'ine teveccüh ediyor, "Ben Rabb'ime çok şükreden bir kul olmayayım mı?" diyor, hem de yeryüzünün kutsî mesajlarla aydınlanması için krallara mektuplar yazıp o gün için tahayyül bile edilemeyen ülke ve beldelere mürşit gönderiyordu. Bu ilk kanat çırpışın oluşturduğu denge nedeniyle İslam'da ruhbanlık sınıfı oluşmadı. Çünkü din, hep hayatın içinde kaldı; dozunu, tonunu ayarlamada ilk öncüler örnek teşkil etti. O, hayattan soyutlandığında da değer yargıları altüst oldu. Dini, siyasî amacı uğruna yanlış kullanarak iktidar sevdasına kapılanlar da oldu kimi zaman. Ancak bu teşebbüsler ma'şeri vicdanda iz bırakacak bir süreklilik kazanamadı. Çünkü dinin kendi ahkâmı, disiplini ve tecrübî misali o tür emellere izin vermedi.

Hocaefendi'yi doğru anlamak için İslamî referansları doğru anlamak gerekiyor. Çünkü o kaynaklar insanı her şeyden önce Yaratıcı'sıyla karşı karşıya getiriyor. Hayatın biricik sebebi ve asıl hikmeti bu! Şayet bu hikmet doğru kavranabilmişse insanın dünyaya bakışı, olaylara bakışı başka bir şekil alıyor. Hayatın her alanında (bilimde, sanatta, ticarette, siyasette... vs.) var olmak, ille de onun rüzgârlarına kapılmak anlamına gelmez. Mesela siyaset üstü kalarak da siyasetle meşgul olabilirsiniz. Bunun manası şudur: Ülke ve dünyanın kaderini etkileyecek gelişmelere sivil toplum duyarlılığı içinde alaka duyar, orada bir rol alabilir; hatta o noktada öncü olabilirsiniz.

Gülen'in önerdiği yol

Bu, siyasi çarkların arasında büzüşüp kalmak demek değildir. Tabii ki bir şartla: Siyasetten dünyevî bir beklenti içinde değilseniz. Doğrudan siyaset yapmanın ölçüleri farklıdır; bu tercihi yapanlara da saygı duyulmalıdır; ancak mesaisini imana teksif edenlerin meseleye bakışını ve tercihlerini de doğru anlamak gerekir. Bütün bu ikbal sevdasına tenezzül etmeden siyasetin sıcak hadiseleriyle yüzleşmek ve bunu yaparken de kendi ruh dünyanızdan bir milim taviz vermemek mümkün mü? Elbette. Hocaefendi'nin (anladığım kadarıyla) önerdiği yol da budur. Hiçbir ikbal davasına kapılmayacaksın, "ben" ya da "biz" gibi ancak Firavun ağzına yakışan böbürlenmelere boyun eğmeyeceksin; ancak etrafta yaşanan ve insanlığın kaderine etki edecek gelişmeler karşısında da (fert olarak da topluluk olarak da) bigâne kalmayacaksın.

Mehmet Gündem, Milliyet Gazetesi için yaptığı röportajda (29 Ocak 2005), "Vasiyetiniz var mı?" diye soruyor. Cevap düşündürücü, sadece konumuzla ilgili kısmını alıyorum: "Arkadaşlar evvel ahir (ne şimdi ne de daha sonra) idareye asla talip olmasınlar, siyasete girmesinler, dünya saltanatı ve debdebesi ayaklarının önüne kadar gelmiş olsa bile, beni seven ve tavsiyelerimi kabul eden arkadaşlarım, elinin tersiyle onu itmekte tereddüt etmesinler. Başkaları anlamasa da Allah rızası desinler..."

Yukarıdaki net ifadelerine (ki bu ifadelerin benzerini bütün eserlerinde bulmak mümkün) rağmen Hocaefendi'yi ve "Gülen Hareketi"ni siyasî bir partiymiş gibi düşünmek tarihî bir yanılgıdır. Bu hareket ne siyasî bir projenin yansımasıdır ne de herhangi bir siyasî oluşumun parçası. Bu gerçeğe rağmen, "Madem öyle niye siyasî gelişmelere bu kadar ilgilisiniz?" demek, "Git mağarada yaşa!" gibi kaba saba bir tutum olduğu kadar; "Madem siyasî mülahazalarınız var, o zaman parti kur!" demek de seviyesiz bir yaklaşımdır. Ruh saffeti ve kalp ahengi üzerine kurulu bir düşünce, hayatın her kademesinde varsa hayatiyetini sürdürebilir. İnsanı, kendi özüne davetle yola çıkmış bir sosyal hareketi bir siyasî parti haline getirmek de yanlıştır, onu siyasetten soyutlamak da. Önemli olan, kendi olarak kalabilmek ve o duruş içinde hayatın her alanında ufuk açıcı bir dinamizm oluşturmaktır. İnce, hassas ve titiz bir denge bu. O dengeyi tutturmak, hayata verilen anlamı doğru okumaya bağlıdır. Bunu okuyamazsanız (içeriden de dışarıdan da) bir hareketi çözümleyemez; üstelik tarihe yanlış not düşmekten kurtulamazsınız.

EKREM DUMANLI - ZAMAN

FARKLI DESENLER 14. Bölüm - Hayrettin Bey ve ailesi yine zor durumda!

Resim

Yasemin, Emir'i görmek için evlerine gider. Bunu öğrenen Galip, kızını Hayrettin Bey'in evinde görünce deliye döner. Eve girip Yasemin'i zorla dışarı çıkartır. Onlara nasıl bir ceza vereceğini düşünen Galip, bunun bedelini ağır ödetecektir. Emir'den ayrılmak istemeyen Yasemin için bu, hiç kolay olmayacaktır. Babası tarafından kimseyi göremeyeceği ıssız bir yere götürülür.

Bu arada Şeref, oldukça sıkıntılı günler geçirmektedir. Bir an önce seranın boşaltılmasını isteyen tefeciler, her gün seraya gelerek onu tehdit etmektedir. Bu nedenle başlayan bir tartışmada Şeref ağır yaralanır. En sıkıntılı gününde Şeref'e sürpriz bir isim yardım eder.

Yasemin'in Emir'den uzak kalmasını fırsat bilen Galip, borca karşılık Hayrettin Bey'in evini boşalttırmış ve mührü bastırmıştır. Yapılacak tek bir şey kalmıştır. Emir, bu konuda hazırlıklara başlar.

Ayna, Objektifini Güney Kore'ye Çeviriyor.

Resim

Resim

Ayna, objektifini bu kez hareketliliğin hiç eksik olmadığı Güney Kore sokaklarına çeviriyor.

Saim Orhan ve ekibi, ilk olarak İcheon Pirinç Festivali'ne katılıyor. İcheon şehrinde düzenlenen ve katılımın oldukça yüksek olduğu festival, geleneksel giysilerini giymiş onlarca insanın resmi geçidiyle başlıyor. Tarihe yapılan bir yolculuğu andıran tören, insanı adeta Kore'nin eski günlerine götürüyor. İlginç kıyafetler ve inanılmaz gösterilerle dolu görüntüler, Ayna farkıyla ekranlara geliyor.

Seul'de Noryangcin balık haline giden Ayna ekibi, o ana kadar görmedikleri birçok deniz
canlısını görüyor. Denizden çıkan hemen her şeyi yiyen Koreliler'in, ahtapotu pişirmeden üzerine
tuz ve susam yağı dökerek yediklerini gören Saim Orhan, balık halinden oldukça ilginç görüntüleri sizlerle paylaşıyor.

Vücut direncini arttıran bitki kökü Cinseng'in hangi hastalıklara iyi geldiğini öğrenen Orhan,
Cinseng'in faydalarını anlatıyor. Yorgunluk hissini azaltan bu bitkinin aynı zamanda çocukların
boyunu uzattığını öğrenen Sami Orhan'ın şaşkınlığı, bitkinin fiyatını öğrenince daha da artıyor.

Koreliler'in milli içeceği olan "kimçi"nin 190 çeşidini de ekrana getiren Ayna, oldukça renkli görüntülerle dolu bölümü ile Samanyolu'nda....

ŞEFKAT TEPE 9. Bölüm - Serdar Komutan'ın geçmişindeki sır perdesi aralanıyor!

Şiyar, Asmin'e günyüzü göstermiyor! Leyla, Serdar'ın geçmişinden bir iz buluyor. Serdar olayları çözmeye çalışırken, Berivan'dan gelen haber herkesi şaşırtıyor.

Resim

Asmin, amcası Şiyar'ın yanında kalmayı bir türlü kabul etmek istemez. Ablası Leyla, onu ikna etmeye çalışsa da pek başarılı olamaz. En sonunda Asmin, evden kaçmaya karar verir. Oldukça meraklanan Leyla, her yerde kardeşini arar. Fakat bu sırada bambaşka şeylerle karşılaşır. Serdar Komutan'ın geçmişiyle ilgili bazı şeyler öğrenen Leyla, hiç vakit kaybetmeden ona ulaşmaya çalışır. Ancak Şiyar, onlara gün yüzü göstermemeye kararlıdır.

Kendine güvenen kişilere ihanet eden Berivan'ı teslim etmemek için harekete geçen örgüt, onu kaçırmaya karar verir. Ancak ağır yaralı olan Berivan, bu tempoya dayanamayabilir. Serdar Komutan ise, henüz karşılaşmadığı kardeşini kaybetmek üzeredir.

Sevdiği kızın ihanetini kaldıramayan Memiş ise, kimsenin bilmediği bir yerde yaşam savaşı vermektedir.


21 Ocak 2011 Cuma

KOLLAMA 112. Bölüm - Yiğit ile Leyla, Son Anlarını Yaşamaktadırlar.

Leyla daha fazla direnemiyor, Yiğit hâlâ tehlikede, karanlık güçler düğmeye basıyor ve Necip'i kötü bir sürpriz bekliyor...

Çaresiz bir şekilde beklerlerken Yiğit’in yardımına hiç ummadığı birisi yetişir. Fakat Leyla, onun kadar şanslı değildir. Emniyet biriminin içindeki ajan olarak kendini deşifre eden Vatoz ise, bir yandan Yiğit ve Leyla’yı öldürmeye çalışır, bir yandan da Azize’yi öldürüp suçu muhafazakar kesime atmayı planlamaktadır. Hatta şimdiden planladığı cenaze töreninde büyük bir olay çıkarmaya hazırlanır.

İyileşmeye başlayan Nurbanu ise, velayetini alan dedesi Sinan tarafından kandırılmaktadır. Bu duruma baştan beri çok üzülen Amir Necip ise, kızının hastalığı yüzünden zor günler geçirmektedir. Kızına söylemek istediği çok söz vardır ancak aralarında kalın duvarlar oluşmuştur. Nurbanu, babasını dinlemek istemez.

Vatoz, Pikeas’ı korumak isterken bir zamanlar sözünden çıkmadığı Mazhar Bey’i vurmuştur. Hastaneye kaldırılan Mazhar Bey’in durumu, oldukça kritiktir. Yaşlı bedeni, çok zor bir sınav vermektedir. Ancak uzaklardan gelen bir isim, hem onu hem de başka isimleri çok olumlu etkileyecektir.


Başkan Özhaseki Kollama Dizi Ekibini Ağırladı

Başkan Özhaseki'nin Kabul Günü

Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, Çeşitli Sivil Toplum Örgütü Ve Dernek Temsilcilerini Makamında Kabul Ederek Ayrı Ayrı Görüştü.

Başkan Özhaseki'nin bir sonraki ziyaretçileri Samanyolu Televizyonu'nda yayınlanan Kollama dizisi ekibi oldu. AK Parti Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya ile birlikte Yapımcı Ali Avcı, Senarist Bayram Özbek, Oyuncular Orhan Bıyıklı ve Ümit Keleş ile Yapım Ortağı Hakan Serim'in katıldığı ziyarette dizi hakkında bilgiler alan Özhaseki, dizi ekibine her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

Resim

Maceracı Bursa'da

Resim

Maceracı, bu hafta ülkemizin kültür ve sanat merkezi Bursa'ya gidiyor.
Bursa ipeklerini merak eden Maceracı, üretilen ilginç desenli ipekleri sizler için ekrana getiriyor.

Yüzlerce yıllık geçmişe sahip kentte adım atmadık yer bırakmayan Maceracı ve ekibi, Kılıç Kalkan
yapım atölyesine gidiyor. Birbirinden farklı ve görkemli kılıçların yapıldığı atölyede, ustaların ilginç ve
bir o kadar tehlikeli kılıç şovlarını nefesini tutarak izleyen Murat Yeni, kendini tutamayarak ekibe dahil oluyor.

Bursa'nın tarihi sokaklarında dolaşmaya devam eden Maceracı, geçmişi yaşatan evleri, geleneksel el sanatları ve yemekleriyle, ünü ülke dışına taşmış Cumalıkızık Köyü'ne misafir oluyor. Tadına doyulmaz iskenderin, köfteli pidenin nasıl yapıldığını ustalarından öğrenen Murat Yeni, Bursa'nın daha birçok leziz yemek tariflerini Maceracı'da anlatıyor.

Evliya Çelebi'nin eserlerinde sıkça bahsettiği Bursa'daki Ulu Camii'nin ilginç öyküsünü de ekrana taşıyacak olan Maceracı, Samanyolu'nda...


A Mı, B Mi? Cumartesi Başlıyor!


Yarışmada kafa karıştıran hiçbir kural yok. Baraj yok. Yarışmacıya soru sorulacak ve iki şık sunulacak. A ya da B. Her soru için %50 kazanma şansı var. Yarışmaya katılmak için kişilerin istediği yakını alıp yarışma kuyruğuna girmesi yeterli. Yanlış cevap verene kadar yarışmada ilerleme şansı var. Yarışmacıyı kendisinden başka durduracak bir engel yok. Ne süre ne kural. Bilindik yarışma formatlarından oldukça farklı çok daha basit ve çok daha eğlenceli olan bu yarışmayı, tiyatro oyuncusu ve sunucu İrfan Kangı sunacak. 70 dakika olarak yayına girecek olan program banttan yayınlanacak.

20 Ocak 2011 Perşembe

Tek Türkiye 126. Bölüm

Resim

Mehmet perişan, Tarık ise infazı bekliyor...

Çetin'in planı istediği gibi gerçekleşmiştir. Sofu Mehmet, tüm sevdiklerini, Çetin'in kurduğu tuzakta kaybetmiştir. Adeta çılgına dönen Mehmet; sonunda ne olacağını hiç hesaplamadan Çetin ile yüz yüze gelmeye ve onu öldürmeye karar verir.

Kendini gizlemeye çalışarak örgüt içinde ajanlık yapan Doktor Tarık'ın kimliği ortaya çıkmıştır. Bunu affedemeyeceklerini belirten önderleri, infaz cezası vermiştir. Dila ise, Tarık'ı kurtarmak adına bir şeyler yapmak için harekete geçer. Ancak tek başına elinden bir şey gelmeyeceğini bilir. Ne ile karşılaşacağını bilemese de birilerinden yardım istemek zorundadır. ?

Köy halkı yaşadıkları üzücü olayın şokunu atlatamamışken Çetin, bunun sevincini yaşamaktadır. Fakat, bombacıyı Ümit Erleri'ne kaptırdığı haberini alınca keyfi kaçmıştır. Üstelik çok uzun zamandır görüşmediği birinden gelen bir mesaj, dengesini hepten alt üst eder.


18 Ocak 2011 Salı

GÜZ GÜLLERİ 15. Bölüm

Resim


Menekşe, Yusuf'tan Vazgeçiyor!


Cem, Meryem'in kendisine söylediği sözlerden çok etkilenmiş, hırsından vazgeçmiştir. İyi davranmaya başladığı ve anlamaya çalıştığı Menekşe ise, kendisine doğru büyük bir adım atmıştır. Olan biteni kabullenen Menekşe, artık Cem'i eşi olarak görmeye başlamıştır. Fakat bu durum, Yusuf'u çılgına çevirmiştir. Uğruna ölümü göze aldığı genç kız, kendi hayatının mahvolmasına bile hiç ses çıkarmamaktadır. Yusuf, bu olayı kolay kabullenecek gibi değildir.

Hazım'ın sağ kolu Bıyıklı, her şeyi itiraf edip onu bitirmeye karar vermiştir. Ancak bunu öğrenen Hazım, hakkında çok şey bilen Bıyıklı'yı susturmak için adamlarına haber verir. Bu gelişmeleri yakından takip eden Mümtaz, Hazım'ın ne planladığını tahmin etmekte gecikmez. Ne var ki, bundan hiç hoşlanmaz ve onu engellemek için herkesi seferber eder.

Bütün bu gelişmeler olup biterken, Bilal babasının intikamı için Bıyıklı'yı korumaya çalışacaktır. Planlarını değiştiren Hazım Kara, Menekşe'yi onun gözü önünde öldürmeyi düşünür. Böylece devrim niteliğinde bir intikam gerçekleştirmiş olacaktır.

Türkiye'de 1980 darbesi sonrası yaşanan olayları irdeleyen "Güz Gülleri" yeni bölümü ile 19 Ocak Çarşamba akşamı 19.50'de Samanyolu TV'de.

17 Ocak 2011 Pazartesi



Türkiye din alanında dünyanın tanınmış sosyologlarından Prof.Dr. Helın Roz İbah'ı ağırlıyor.
Türkiye İbah'ı muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'yi anlattığı 'Gülen Hareketi' adlı kitabıyla tanıyor..
Binlerce Ankaralı, imza gününün yapıldığı alışveriş merkezine akın etti. 'Gülen Hareketi' Kitabının yazarı ilgiden bir hayli memnun. Çocuklar, gençler, anneler hatta türk okullarından mezun olan yabancı öğrenciler.. Yaklaşık 10 bin kişi hem kitabı imzalattmak hem de kitabın yazarına hediye vermek için imza törenindeydi..
İlginin büyüklüğü sebebiyle yayınevinin kitapları yaklaşık 1 saat içinde tükendi. 27'nci baskıyı gören kitabın sadece Ankara'daki satış rakamı 10 bini geçti.
Bu önemli kitabın yazarı Samanyolu izleyicileri için samimi değerlendirmelerde bulundu. Dünyanın bu Hizmet Hareketine ihtiyaç duyduğunu anlatan Prof.Dr İbah, Türk okullarını övgüyle andı.
Kitabında gönüllüler ordusunun ekonomik kaynağını ve hareketin nasıl doğduğunu anlatan Prof. İbah, önemli bir ayrıntıyı da bizlerle paylaşıyor. Yazar tarafsızlığını koruması için Fethulllah Gülen Hocaefendi'yle hiç görüşmemiş.



Bu sözler, ABD'nin seçkin üniversitelerinden Notre Dame (Notr Dem) üniversitesinin Uluslararası Barış Çalışmaları direktörü Scott Appleby (skat epılbi)'ye ait... Chicago Küresel İlişkiler Konseyinin "Yurt Dışındaki Dinî Topluluklarla Diyalog Kurmak: ABD'nin Yeni Dış Politika Zorunluluğu" adlı raporunda, "hükûmetin tamamının" "din konularında bilgilendirilmesi" gerektiği belirtilirken, dünyanın seçkin dinî topluluklarıyla sıkı ilişki içinde olma çağrısı yapıldığına vurgu yapıyor.

Oktay Usta 'Yardıma Muhtaç' Kişiler için Adıyaman'da

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Adıyaman Bölge Müdürlüğü tarafından yardıma muhtaç ailelere destekte bulunmak amacıyla 'Oktay Usta ile Yemek Yarışması' düzenlendi. TPAO tesislerinde düzenlenen yarışmanın geliri Adıyaman'daki yoksul kişilere gıda, kırtasiye ve giyim gibi yardımlar şeklinde verilecek.

Samanyolu TV'de bayanların vazgeçilmez programı haline gelen Yeşil Elma ile ünlenen Oktay Aymelek (Oktay Usta) Adıyaman'da düzenlenen yarışma programına katıldı. Yarışmanın koordinatörlüğünü TPAO Bölge Müdürü Halil Murat Demir'in eşi Betül Demir yaptı.

Gerçekleştirilen yemek yarışması programıyla hem Adıyaman yöresinin yemeklerini tanıtmak hem de fakir öğrencilerin ellerinden tutmak istediklerini söyleyen Betül Demir, programın açılış konuşmasında,"TPAO Adıyaman Bölge Müdürlüğü bayanları olarak böyle bir yarışma düzenlememizin amacı hem Adıyaman'ı farlı bir şekilde tanıtmak hem de ihtiyaç sahibi insanlarımıza elimizi uzatmaktır. Bu yarışma ile bayanlarımız çok güzel bir şekilde becerilerini sahnelediler. Ben bu yarışmaya öncelikle bizi kırmayıp buralara kadar gelen Oktay Bey'e ve yarışmaya yoğun ilgi gösteren bayanlara çok teşekkür ediyorum" dedi.

Demir'in konuşmasının ardından yarışmalar başladı. Oktay Usta'nın sunumu eşliğinde yapılan yarışmada, yarışmacılar hünerlerini sergiledi. Birbirinden lezzetli yemek ve tatlıların yer aldığı yarışmada dereceye girecekleri belirlemek için görevlendirilen jüri üyelerine de büyük iş düştü. Birbirinden güzel yiyecekler arasında tercih yapmak zorunda kalan jüri üyeleri zorda olsa dereceye girenlerin belirlerken, dereceye giren yarışmacılara çeşitli ödüller verildi.

Ayrıca yarışmada kapsamında çeşitli bağışların yanı sıra Oktay Usta'nın programında kullandığı 10 adet önlük açık arttırma ile satıldı. Açık arttırmanın gelirinin de yine yoksul ailelere gideceği öğrenildi.

71 yarışmacının yer aldığı ve oldukça renkli geçen yarışma, müzik programı ile son buldu.

Resim

Resim

Resim

Resim

16 Ocak 2011 Pazar

FARKLI DESENLER 13. Bölüm

Yaşar herkesi şaşırtıyor. Hayrettin Bey ve ailesi yıkılıyor. Galip pusuda tek kalemde Efegil ailesini yok etmeye kararlı...

Resim

Yaşar’ın evi ipotek ettirip borç aldığı kişi, Galip’tir. Bu gerçeği öğrenen Yaşar, kendini çok kötü hisseder. Çünkü babasının yıllarca hapiste yatmasına neden olan adama muhtaç olmuştur. Ailesine karşı oldukça mahçup olacağını düşünür ve omuzlarındaki bu yükü atmak için, Galip’in kızı Neşe’yi kaçırmaya karar verir. Karşılığında fidye isteyecek, böylece borçlu olduğu Galip’le ödeşmiş olacaktır.

Neşe’nin kaçırılması ile bizzat ilgilenen Emir, bu olayı çözmek için Yasemin’e söz verir. Neşe’yi kaçıranları bulup cezalandıracaktır. Bu konuda oldukça kararlı olan Emir, abisi Yaşar’ın olayla ilgisi olduğunu öğrenince şok olur. Yakalanırsa hapse gireceğini bilen Yaşar ise, Emir’in elinden kaçıp kurtulmayı başarır. Galip, kızı Yasemin’e bu olayda Emir’in de rolü olduğunu söyler. Böylece, aralarının açılmasını sağlamaya çalışır.

Babasının tefecilikle uğraştığını öğrenen Yasemin, kime inanacağını şaşırmıştır. Galip’in bitmeyen hain planları arasında bu kez, Yaşar ile işbirliği yaparak Hayrettin Bey’i zor durumda bırakmak vardır


15 Ocak 2011 Cumartesi

Fırat Paşayiğit, Güz Gülleri ve Farklı Desenler'in Setinde

Fırat Paşayiğit, bu hafta ekranların sevilen dizisi Güz Gülleri'nin setine gidiyor. Dizi setinde başına gelmedik kalmayan sunucunun neler yaşadığını görünce çok şaşıracaksınız. Dizi çekimlerini takip etmek için ormana giden Paşayiğit'i esrarengiz bir yaratık takip ediyor. Yaşanan korku dolu anlar, sadece İyi Seyirler'de...

Yaşadığı şoku çabuk atlatan Fırat, röportaj yapmak için bu kez bir başka dizi setine, Farklı Desenler'e konuk oluyor. Sete kabul edilmeyen İyi Seyirler ekibi, çeşitli yollara başvuruyor. Yaşanan heyecan dolu dakikalardan sonra Fırat, dizinin yeni bölümleri ile ilgili önemli ipuçlarını izleyicilerle paylaşıyor...

Televizyonların olmazsa olmazı canlı yayın kazalarından hiç görmediğimiz görüntüler, radyo dünyasının efsane ismi Afrikalı Ali ile canlı yayında yapılan röportaj... Hepsi ve daha fazlası İyi Seyirler'de!


Lezzet Mekan Bu Hafta Dopdolu

Lezzet Mekân en güzel yöresel sofraları sizin için kuruyor.

Yapım ve yönetimini Sabire SAKA DAYI’nın, sunumunu Nuriye ÖZEN TORAMAN’ın yaptığı Lezzet Mekân yeni tatlar ile sizleri buluşturmaya devam ediyor.

Resim

Ülkemizin kültürünü yansıtan etlisinden sütlüsüne tatlısından tuzlusuna her yörenin en sevilen yemeklerini Toraman, özel mekânlarda sizler için tadıyor.

Resim

Bu haftaki durağımız tencere yemeklerinden, kebaplara, çorbalardan tatlılara özel lezzetleri bulacağınız Çanak Kebap ve Katmer. Türk mutfağının nefis örneklerini de sunan bu nezih mekânda sizlere yöresel yemeklerimizden analıkızlı ve teşrubenin tarifini vereceğiz. Türk yemek kültürümüze ait detayları bulacağınız Lezzet Mekân Türkiye'nin dört bir köşesinin mutfağını sizler için dolaşıyor...

Lezzet Mekân Pazar günü 11.30’da Mehtap Tv de…

Ayna, İtalya Yolculuğuna Devam Ediyor

Resim

Ayna, İtalya yolculuğuna devam ediyor

Samanyolu TV’nin reyting rekortmeni belgeseli AYNA bu akşam İtalya yolculuğu ile saat 21.40’da ekranlara geliyor.


Saim Orhan ve ekibi; İtalya’nın diğer önemli kentlerini keşfediyor…

Birbirinden renkli görüntülerle doluİtalyaserüveninde, bu hafta farklı şehirler ekrana getiriliyor. Ayna, objektifini bu kez Venedik, Napoli gibi önemli şehirlere çeviriyor.


Resim

Saim Orhan ve ekibi, bu hafta sizler için İtalya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Venedik’e gidiyor. Trafik derdinin olmadığı bu sakin şehirde, toplu taşıma araçlarının olmaması Ayna ekibini oldukça şaşırtıyor. İçinde sulama kanallarının ve çok sayıda köprünün bulunduğu Venedik’te Sami Orhan, gondol ulaşımının önemine dikkat çekiyor. Gondolcularla hayli uzun süre sohbet eden Sami Orhan, Venedik’li olmayanların bu mesleği yapamadıklarını öğreniyor.


Resim

Ayna, gondolların hazin hikayesini de izleyicilerle paylaşıyor. Bundan yüzyıllar önce yaşanan bir veba salgını sonrasında onbinlerce kişinin hayatını kaybetmesinin izlerini taşıyan gondolların neden siyah renk olduğu da anlatılıyor.

Venedikliler’den ilginç hikayeler dinlemeye devam eden Sami Orhan, programda İtalyanlar’ın Türk kahvesiyle tanışma hikayesini ekrana getiriyor. 1600’lü yıllara dayanan bu tanışıklığın ardından ünlü San Marco Meydanı’nda açılan İtalya’nın ilk kahvehanesi ziyaret ediliyor.

Resim

İtalya gezisine tüm hızıyla devam eden Ayna, tehlikeli bir bölgeyi ziyaret ediyor. Vezüv Yanardağı patlamasının yaşandığı Pompei’nin, birbirinden ilginç görüntüler, Ayna farkıyla ekrana geliyor. Bundan tam 2000 yıl önce lavların adeta yuttuğu Pompei’den izleyenleri hayrete düşürecek izler, Pompei nüfusunun nasıl bir anda yok olduğunun hikayesi ve daha fazlası 15 Ocak Cumartesi saat 21.40’da Samanyolu’nda…

ŞEFKAT TEPE 8. Bölüm

Resim

Etrafındakileri kandıran Berivan'ın oyunu ortaya çıkmıştır. Ancak onunla evlenme planları yapan Memiş, henüz bu gerçekle yüzleşmemiştir. Berivan'ın hedefi, Komutan'a yakın olduğu bir anda onu öldürmektir. Rojda'nın hedefinde ise, kendilerine ihanet ettiğini düşündüğü Berivan vardır. ?

Her şeyi öğrenen Leyla, Komutan'a ulaşabilmek için kendini türlü tehlikelere atar. Ancak Serdar Komutan, Leyla'yı himayesine almıştır. Bütün olan biteni öğrenen Leyla, artık kimden yardım isteyeceğini ve kime güvenmesi gerektiğini daha iyi bilmektedir. Kardeşi Asmin ise, kendisini kullanmak isteyen Şiyar'ın elinden kurtulmuştur. Küçük kızın artık tek bir dileği vardır. Ablasının dağdan inip kendisiyle ilgilenmesi ve Serdar Komutan ile evlenmesi. Ancak kendini bekleyen kötü sürprizden habersizdir.


13 Ocak 2011 Perşembe

KOLLAMA 111. Bölüm

Pikeas sona ilk kez bu kadar yakın, ama yaşamak zorunda...
Leyla ve Yiğit arasında mesafeler kalkıyor, şimdi gerçeği söyleme zamanı...

Resim

Pikeas, çanta dolusu parayı almak için anlaştığı adamlarla deniz kenarında buluşur.

Her şey, yolunda gibi gözükürken, hiç ummadığı bir gelişme meydana gelir. Yiğit ve diğer mülteciler, bomba yüklü gemiden son anda kurtulmuştur. Hemen buluşma yerine giden Yiğit tarafından köşeye sıkıştırılan Pikeas, kaçak yollarla Türkiye’ye getirttiği mültecilerin de etrafını sardığını görünce ne yapacağını bilemez. istihbarat elde edebilmek için Pikeas’ı konuşturmaları gerektiğini anlayan Yiğit, ona yardım edecek, intikam almak isteyen mültecilerin elinden onu kurtaracaktır.

Bu arada, Nurbanu için gerekli organ bulunmuş, hastanede heyecanlı bir bekleyiş başlamıştır. Herkes, merakla ameliyat sonucunu beklemektedir. Her şey tam açıklığa kavuşacakken, hiç umulmadık gelişmeler olur. Mazhar Bey’in çok güvendiği bir ismin ajan olduğu anlaşılınca bütün hesaplar altüst olur.

Bütün bu karanlık sistemin arkasındaki Maviş ise, emniyet birimlerini zora sokacak planlar hazırlamaktadır. Kendi adamlarını gözden çıkararak, sistemi koruma altına almayı düşünmektedir.

Bu arada, Leyla, Yiğit’e ilk kez bu kadar yakınlaşmıştır. Kendi sonuna ilerlerken sakladığı en büyük sırrı, Yiğit’e söylemeye karar verir.