28 Mayıs 2011 Cumartesi

Başbakan Erdoğan, Samanyolu'nda!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan gündeme ilişkin değerlendirmeler...


Başbakan Erdoğan, seçim öncesi Özel Gündem'in konuğu oluyor. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet 
Karaca ve Samanyolu Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu'nun sorularını canlı yayında cevaplayan 
Erdoğan, gündemi meşgul eden konularla ilgili çok önemli açıklamalarda bulunuyor.


İşte canlı yayında Başbakan Erdoğan'ı bekleyen sorular:


•Seçim öncesi yaşanan terör saldırıları için ne diyor?
•Terör örgütünün tehdit ve korku politikasına karşı Güneydoğu halkına ne mesaj veriyor?
•AKP karşısındaki bloklaşmayı neye bağlıyor?
•Muhalefet AKP'ye karşı terörle iş birliği mi yapıyor?
•Başbakan, muhalefetin Türkiye'ye vaatlerini nasıl buluyor?
•AKP, Türkiye'ye ne vaat ediyor?


Özel Gündem, Canlı Yayınla 28 Mayıs Cumartesi 22.30'da Samanyolu Tv'de...

FARKLI DESENLER 32. Bölüm - Pınar'ın Planları Suya mı Düşüyor?

Resim

Şeref, Kemal ve Pınar'ı yüzleştirmeye karar veriyor... 

Yaşar, buluşmaya gittiği Galip’i ele geçirdiği CD ile tehdit eder. Ama Galip’in de elinde güçlü kozları vardır. İki taraf da taviz vermeyince anlaşamazlar ve aralarında bir gerginlik yaşanır. Bunun üzerine Galip, Yaşar’ı kaçırır. Son zamanlarda yaşadığı gerginlikleri üzerinden atamayan Şeref, öfkesine yenilir. Gerçeği öğrenmek ister ve bunun için Kemal’e türlü işkenceler yapar. Ancak duyduklarından tatmin olmayan Şeref, Pınar ile Kemal’i yüzleştirir.







Farklı Desenler 32. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Farklı Desenler 32. Bölüm


Farklı Desenler Pazar saat 20.30'da Samanyolu TV'de.

Kimse Yok Mu Gönüllüler - 3. Bölüm




Sadece Türkiye’de değil dünyanın herhangi bir ülkesinde yardım bekleyen insanlara, yardım eli uzatmak için yollara düşen ‘Kimse Yok Mu? Gönüllüler’ programı Samanyolu ekranlarında yeni bölümü ile sizlerle...
Türk Televizyonlarının gönüllü yardım elçileri ‘Kimse Yok Mu?’da bir araya geliyor.
Farklı coğrafyalarda yaşayan insanların yardımına koşan, umutları çoğaltan ‘Kimse Yok Mu?’ ekibi yine oldukça zor görevler üstleniyor. Paylaşmanın erdemini, ekrana getirecek olan program, seslerini duydukları herkese yardım eli uzatarak ulaşmaya çalışıyor. Çaresizliği arayacak olan bu programda, bir çift gülen göz görmek için mesafeleri adeta yok sayıyor. Sunuculuğunu Ahmet Bozkuş ve Cengiz Toraman üstlendiği hayata anlam katan program “Kimse Yok Mu Gönüllüler”, yeni bölümü ile Pazartesi saat 22:00'da Samanyolu TV'de...




Kimse Yok mu Gönüllüler 3. bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Kimse Yok mu Gönüllüler 3. Bölüm

Mü'minin Şikâyete Hakkı Yoktur

İmtihan dünyasında yaşayan insan, her zaman bir belaya, felakete ve derde mübtela olabilir. Bazen diğer insanlar ve arzî hâdiseler yol vermezler ona; bazen de çeşit çeşit musibetler, altından kalkılmayacak şekilde çetin cereyan eder.

Ne var ki, hakiki bir mü'min, görüp duyduğu bütün olumsuzluklar karşısında ne sarsılır ne sendeler ne de tereddüde düşer. Başına gelenleri imtihan sayar; imtihanları tevekkül ve teslimiyetle karşılar, yolunu kesen töre bilmezlere insanlık dersi verir, her hareket ve davranışını ötelerden gelen emirlere uyma inceliğiyle değerlendirir ve sabr-ı cemil içinde Hakk'ın rızasını tahsil etme hedefine doğru ilerler. 

Musibetlerle İmtihan 

Musibet karşısındaki temel disiplin, onun Cenâb-ı Hakk'ın emirber bir neferi olduğunu düşünmek ve şikayet ifade eden sözlerden kaçınmaktır. Hususiyle musibetin gelip çarptığı ilk anlarda sızlanmaların şekvâya (şikayete) dönüşmemesi için sükûtu tercih etmek lazımdır. Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in "Mü'minin sükûtu tefekkür, bakışı ibret ve konuşması da hikmet olmalıdır." beyanı istikametinde, inanan bir insan, eşya ve hadiseleri ibret nazarıyla süzmeli, konuşmadan önce durup tefekkür etmeli ve dile geldiği zaman da hep hikmet incileri döktürmelidir. Dolayısıyla, bir bela ve musibet isabet edince yapılması gereken, irâdî olarak susmak, hadisenin çehresindeki kaderî yazıları okumaya çalışmak, düşünmek, ondan mesajlar çıkarmak, sonra kulluk âdâbına uygun şekilde konuşmak ve mutlaka sabırlı davranmaktır. 

Her insan hemen her an türlü türlü musibetlerle karşı karşıyadır. Bilhassa iman dairesinde iç içe ızdıraplar ve küme küme mahrumiyetler saklıdır. Musibetin birinden kurtulurken, belini çatır çatır kıracak ikinci musibet, mü'minin başının üstünde hep hazırdır. Zira, insanların ebedî nimetlerden nasipleri, Hak yolunda çektikleri meşakkat ve çile nisbetinde olacaktır; âhiretteki mükafatın büyüklüğü ölçüsünde burada bir kısım zorlukların yaşanması normaldir. "Belânın en şiddetlisi peygamberlere, sonra Hakk'ın makbulü velîlere ve derecesine göre diğer mü'minlere gelir." hadis-i şerifi de bu hakikati hatırlatmaktadır. 

Aslında, Allah Teâlâ, her bela ve musibeti, neticesi itibarıyla mü'min kulları için bir rahmet vesilesi ve arınma vasıtası kılmıştır. Elverir ki, insan, zâhiren çirkin yüzlü hadiseler karşısında kadere taş atmasın ve Cenâb-ı Hak'tan şikâyetçi olmasın. Nitekim, Kur'an-ı Kerîm'de, "And olsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık ya da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiklikle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele! Sabırlılar o kimselerdir ki başlarına bir musibet geldiğinde, 'Biz Allah'a âidiz ve vakti geldiğinde elbette O'na döneceğiz' derler." (Bakara, 2/155-156) buyrulmaktadır. Özellikle belaya maruz kalınan vakitlerde, bütün varlığı yaratan Hâlık-ı Kevn ü Mekân'ın kendi mülkünde dilediği tasarrufu yapabileceğini düşünmek ve "Biz Allah'a âidiz" diyerek malı, canı ve her şeyi Allah'a teslim etmek musibetlerin üstesinden gelmek için muazzam bir güç kaynağına dayanmak demektir. Bu itibarla da, musibetten hemen sonraki sükut ve tefekkür faslını, Allah'a iltica ve O'na arz-ı halde bulunma safhası takip etmelidir. 

Musibetler Karşısında Peygamber Edebi 

Peygamberlerin başlarına da pek çok musibet gelmiştir; fakat, onların hepsi belalar karşısında kendilerine yakışan hal ve tavırları ortaya koymuşlar; Allah'a teveccühlerinde hep edepli ve olabildiğine saygılı davranmışlardır. Mesela; Hazreti Âdem, neticesinde yeryüzü çilehanesine gönderildiği o müthiş ilâhî kader ve kaza karşısında, "Hakkımda bu şekilde takdir buyurup onu infaz ettin." şeklinde şikayette bulunmayı hiç düşünmemiş, "Rabb'imiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer merhamet buyurup da kusurumuzu bağışlamazsan apaçık hüsrana uğrayanlardan oluruz!" (A'râf, 7/23) sızlanışıyla kendi nefsinden şekvâ etmiştir. Hazreti Eyyub, maruz kaldığı musibetler karşısında "Afiyet ver ve beni bu sıkıntılardan kurtar." demeyi dahi peygamber edebine muhalif saymış; "Ya Rab! Bana ciddî bir zarar dokundu, Sen merhametlilerin en merhametlisisin." (Enbiya, 21/83) mahiyetindeki iç çekişiyle yetinmiştir. Hazreti İbrahim, hastalıkları verenin kim olduğunu bildiği halde, hasîs işlerin Zât-ı Ulûhiyet'e isnadından sakınma mülâhazasıyla "Hastalığımda O'dur bana şifa veren." (Şuarâ, 26/80) diyerek, doğrudan Hazreti Şâfî'nin şifa bahşedişine dikkat çekmiştir. Hazreti Musa, aç-susuz bir gölgeliğe sığındığında, "Yedir, içir, karnımı doyur!" demekten haya etmiş; sadece "Rabb'im! Lütfedeceğin her nimete muhtacım!" (Kasas, 28/24) arz-ı halini seslendirmiştir. 

Haddizatında, hiç kimsenin, hiçbir halinden şikâyet etmeye hakkı yoktur. Çünkü şekvâ bir yönüyle, hak iddiasında bulunmak ve o hakkın zayi olduğunu ileri sürmek demektir. Oysa, hiç kimsenin Cenâb-ı Hak'tan bir alacağı olamaz. Bilakis, her insanın üzerinde Allah'ın pek çok hakkı mevcuttur ki, hâlâ onların şükrü eda edilmemiştir. Öyleyse, bir insanın, kendisi Mevlâ-yı Müteâl'in hukukuna riayet edemediği halde, bir de halinden şikâyetçi olması ve böylece haksız bir surette hak iddia etmesi çok yanlıştır ve Allah'a karşı saygısızlıktır. Evet, Yüce Yaratıcı yegâne mülk sahibidir; O mülkünde istediği tasarrufu yapabilir. Şikâyetlerin ekserisi nankörlükten ve kanaatsizlikten kaynaklanır. Şükür, nimeti artırdığı gibi şekvâ da musibeti büyütür. İnsan, illa şekvâ edecekse, nefsini Cenâb-ı Hakk'a şikâyet etmelidir; çünkü, kusur ondadır.



Alıntı

ŞEFKAT TEPE 27. Bölüm - Celil Deşifre Olmak Üzere...

Resim

Dağa yerleşip örgütle birlikte hareket etmeye başlayan Celil, deşifre olmak üzeredir. Ancak yaşanabilecek her türlü olumsuzluğa karşı tüm tedbirler alınmıştır. Kendini devlet düşmanı olarak gösteren Celil, bu kez örgütün güvenini kazanmak zorundadır.

Serdar ise tüm yaşananlara anlam vermeye çalışsa da hiçbir sonuca varamaz. Serdar, Celil hakkında ölüm emri verir ve ekibiyle yola çıkar. Bütün detaylar planlanmıştır hatta bunun için Leyla'dan yardım istenir.







Şefkat Tepe 27. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Şefkat Tepe 27. Bölüm


Şefkat Tepe, 27. Bölümü ile 28 Mayıs Cumartesi 20:30'da Samanyolu TV'de...

26 Mayıs 2011 Perşembe

KOLLAMA 130. Bölüm - Yiğit Öfkesini Kontrol Edemiyor

Her bölümü merakla beklenen Kollama’da bu bölümde heyecan dorukta... 

Pikeas’ın saldırısıyla sarsılan ekip, intikam için uygun bir zaman bekler. Ancak öfkesini dindiremeyen Yiğit, Mazhar Bey’e ve ekibe haber vermeden Pikeas’ı kaçırır. Uygun olmayan bir zamanda gerçekleşen bu eylem, sonrasında daha kötü olaylara sebep olur. 

Bu arada Memduh, çok önemli belgelere ulaşır. Büyük bir dikkatle belgeleri inceleyen Memduh, çok geniş çaplı bir eylem planının ipuçlarını ve başbakanın ziyaret edeceği bazı adreslerin yazılı olduğunu fark eder.







Kollama 130. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Kollama 130. Bölüm


Kollama, 130. Bölümü ile 27 Mayıs Cuma saat 20:30'da Samanyolu TV'de...

Maceracı Bu Hafta Kahramanmaraş'ta

Türkiye'yi köşe bucak gezen Maceracı ekibi bu hafta Kahramanmaraş'ta sizlerle... 

Anadolu’nun farklı güzelliklerini ekrana getiren Maceracı, Anadolu’yu keşfetmeye devam ediyor. Her hafta maceralarına bir yenisini ekleyen Murat Yeni, bu hafta Kahramanmaraş’ta gezmedik yer bırakmıyor. Yöresel tatları deneyen Maceracı, dünyaca ünlü Maraş dondurmasını baltayla kesmeyi deniyor. 

Maraş sokaklarında bir şehir turuna çıkan Murat Yeni, bir macun satıcısına rastlıyor. Çocukluk günlerini yeniden yaşayan Maceracı, birbirinden renkli ve değişik tattaki Osmanlı macunlarını sırasıyla tatmaya başlıyor. Yöre halkıyla keyifli sohbetler gerçekleştiren Maceracı, daha sonra bir Çerkez düğününe katılıyor. Farklı kültürlerin bir arada olduğu gecede Murat Yeni, birbirinden ilginç gelenekleri ekrana taşıyor.







Maceracı Kahramanmaraş Bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Maceracı Kahramanmaraş Bölümü


Maceracı, Kahramanmaraş bölümüyle 27 Mayıs Cuma akşamı Samanyolu TV'de sizlerle...

25 Mayıs 2011 Çarşamba

9. Türkçe Olimpiyatları - 2011 Muhteşem Tanıtım Filmi




130 ülkeden 1000 öğrencinin katılacağı 9. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın tanıtım filmi ekrana geliyor...


"Dünyanın her yerinde aynıdır sabahlar...

Aynı sabaha uyanır farklı farklı insanlar...

Farklar, aynının farklı aynalardaki yansımasıdır.

Yansıyanlar farklı olsa da, yansıtan aynadır, yansıtılan aynı...

Ancak farklı bakanlar değiştirebilirse de dünyanın çehresini, bazı şeylerse aynı kalmalıdır.

Ayrılığın nedeni farklı olmak değil, farkında olmamaktır.

Birbirini farketmenin en açık ifadesi de konuşmaktır.

..."



Alıntı

TEK TÜRKİYE 144. Bölüm - Tarık Büyük Bir Suç İşlemek Üzere

Resim


Tek Türkiye, heyecan dolu yeni bölümü ile Samanyolu TV'de... 

Senaryosu gerçek olaylardan uyarlanan, “Tek Türkiye Son Karakol”da bu hafta; 

Ağır yaralanan İbrahim için acil kana ihtiyaç duyulur. Kan grubu uyuşan sadece Kado vardır. Ama O, bunun karşılığında çok ağır isteklerde bulunur. Oğlunun başucundan ayrılmayan Tarık ise, apar topar hapishaneye götürülür. 

Çetin, Dila’nın kurtulması için ifadesini değiştirir ancak aynı şeyi Tarık için yapma konusunda kararsızdır. Bu arada olaylardan haberdar olan Kado, Tarık’a kurtulması ve ailesinin can güvenliği için Çetin’i öldürmesi gerektiğini söyler. Kurtuluşu için başka çaresi olmadığını anlayan Tarık, büyük bir suç işlemenin eşiğindedir.




Tek Türkiye 144. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Tek Türkiye 144. Bölüm

Samanyolu TV'den Özel Ziyaret

Hidayet Karaca ve Metin Yıkar, Zaman Benelux'e ziyarette bulundu.

Resim

Bir takım temaslarda bulunmak için Brüksel’e gelen Samanyolu Yayın Grubu ve aynı zamanda Televizyon Yayıncıları Derneği (TVYD) Başkanı Hidayet Karaca ve Samanyolu Haber TV Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar Zaman Benelux’e özel ziyarette bulundular. Zaman Benelux Genel Yayın Müdürü Tercan Ali Baştürk tarafından ağırlanan Samanyolu Yayın Grubu yetkilileri gazetenin ana merkezini gezdikten sonra Zaman Benelux’ün yayınları hakkında detaylı bilgi edindiler.

Resim

Geçtiğimiz hafta sonu internet üzerinden başlayan Flamanca gazete yayınlarının da nazara verildiği görüşmede Samanyolu yetkilileri beğenilerini ifade eden sözlerle yerel dilde yapılan yayınların önemini vurguladılar ve “hayırlı olmasını” dilediler. Samanyolu Haber TV Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar kendilerinin de Ebru TV Almanya, Ebru TV Amerika ve yakın zamanda yayınlara başlayacak Ebru TV Afrika ile yerel dilde yayın yapan televizyon kanallarının olduğunu anımsatarak yayın grubu olarak bunu çok önemsediklerini vurguladı. Yıkar bu çerçevede Zaman gazetesinin dünyanın birçok noktasında yerel baskılar ile yayıncılık yaptığına atıfta bulunarak, “Yayıncılıkta tabi global bir yayın önemli ama bölgesel yayın yapmanın çok daha önemli olduğunu biz de düşünüyoruz.” dedi. Belçika ve Hollanda için özel televizyon kanallarının oluşturulmasının Samanyolu Yayın Grubu’nun gelecekteki hedefleri arasında bulunup bulunmadığı konusunda ise “İnsan kaynakları çalışmalarımızı tamamlayabildiğimiz sürece yerel yayın yapmak uzun vadede Samanyolu Yayın Grubu’nun genel projelerinden olabilir. Fakat siz de biliyorsunuz: iyi işler iyi insanlarla yapılır. Önemli olan bu işleri yapabilecek, ufku açık heyecan dolu arkadaşlarla buluşmak. Ancak onlarla buluştuktan sonra olmayacak bir şey değil. Çünkü yeterince tecrübemiz ve bilgimiz var. Belçika, Hollanda veya Benelux’e özel kanallar olabilir.” ifadelerine yer verdi.

Resim

Avrupa ülkelerindeki Türk toplumundan ziyade yerel halka da hitap eden yayınların gerçekleşebileceği sinyalini veren Yıkar, “Türkiye artık sınırlarını aşıp bir dünya ülkesi olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye bu sınırları aşarken bizim de özel sektör olarak ayak uydurmamız gerekiyor. Çok rahat bir Belçikalı, bir Fransız veya bir Hollandalının televizyonunu açtığı zaman Türkiye ve dünyaya kendi dilinde bakacağı kanallar bulması lazım. Bu konularda çalışmalarımız devam ediyor.” şeklinde konuşarak tüm bunlarda hazırlanan içeriğin en önemli unsur olduğunu vurguladı. Yıkar, “Dizilerden tutun haberlerden spora kadar birçok içerik üretebiliyoruz. Eğer bunu farklı dillerde (örneğin Flamancada da) üretmeye başlayabilirsek zaten geleceğin yayıncılığında çok önemli mesafeler almış oluruz.” şeklinde konuştu.



Alıntı

"Ayna" Bu Hafta - Benin & Angola'da

Ayna bu hafta iki farklı Afrika ülkesinden seslenecek sizlere.

İlk olarak adını çok da duymadığımız bir ülkeye çeviriyoruz objektifimizi. Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük ülke Benin’e harmatan mevsiminde adım atıyoruz. Harmatan toz anlamına geliyor. Güneş de bu toz butlundan nasibini aldığı için gökyüzünün mavi rengini görmek imkansız oluyor.Ülkenin her tarafını adeta bir toz bulutu kaplıyor bu mevsimde. Güneş de toz nedeniyle tam olarak ulaştıramıyor ışınlarını.

Atlas Okyanusu kıyılarındaki Vida şehri köle ticaretinin yapıldığı şehirlerden. Binlerce Afrikalı için Vida limanı vatanlarını gördükleri son nokta olmuş. Şehre geldiğimizde hemen bir hareketlilik göze çarpıyor. Hareketliliğin nedeni yerel dine inanan insanların düzenledikleri festivalmiş; Vidalılar küçüğüyle büyüğüyle festival alanına akın ediyor. Biz de kalabalığı takip ediyoruz. Kutlamalar Vidalıların köleleştirilen akrabalarını son kez gördükleri Atlas Okyanusu’nun kıyılarında yapılıyor. Kral ve kraliçenin de katıldığı törenlere yerli ve yabancı basın mensuplarının yanı sıra turistlerin de ilgisi yoğun. Festival alanını dolduran Vidalılar bir taraftan dinlerinin bir parçası olan dans gösterilerini izliyor, bir taraftan da krallarına dileklerini iletme imkanı buluyorlar.

Ayna olarak Benin Nijerya sınırını da görüntülüyoruz. Bildik sınır manzaralarından çok burada tam bir keşmekeş hakim. Daha çok bir pazar yerini andırıyor Benin Nijerya sınırı.

Benin’in en meşhur yüzen köyünü görüntülemek üzere Nokvey Gölü’ndeyiz. 18. yüzyıldaki köleleştirilerek Avrupalılara satılmaktan kaçan Aja kabilesine Nokvey gölü vatan olmuş ve o günden bu yana hayatlarını suyun üzerine kurmuşlar. Yüksek kazıklar üzerine yaptıkları evlerinde yaşıyor, ulaşım için de kanoları kullanıyorlar, Ganvie köyü sakinleri. Balıkçılıkla geçinen Ganvielilerin su üzerine kurulu yaşamından kesitler ekrana gelecek.

Dünya seyahatimizde sıradaki durağımız Angola oluyor. Türk girişimciler tarafından başkent Luanda’da açılan Uluslararası Ümit Kolejini ziyaret ediyoruz. Okulda 7. sınıftan itibaren sayısal derslerin eğitim dili İngilizce olup sosyal dersler Portekizce. Türkçe ise yabancı dil olarak öğretiliyor. Katıldığı olimpiyatlardan madalyalarla dönen okul öğrencilerini Angola Milli Eğitim Bakanı bizzat tebrik ediyor. Teknolojik imkanlarla eğitimine devam eden okulun velileri de eğitim kalitesinden gayet memnun. Okul öğrencilerinin Ayna’ya özel hazırladıkları kolbastı dansı, Türkçe şarkı ve şiirler de programımıza renk katıyor.







Ayna - Benin & Angola bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Ayna - Benin & Angola Bölümü


Ayna, Cumartesi akşamı Samanyolu TV ekranlarında...

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Şefkat Tepe'de Görünmez Kaza

Çekimleri Konya'nın ilçeleri ve kırsalında devam eden Şefkat Tepe, geçtiğimiz gün ilginç bir kazaya sahne oldu.

Dizide 'kötü doktor'u oynayan Bora Karakul, çekim için bindiği kamyondan düşerek köprücük kemiğini kırdı. Acilen hastaneye kaldırılan oyuncu, teknik ekibin 'senaryoyu değiştirelim' teklifini ise geri çevirdi. Hastanede yaptığı ilk açıklamada, "Tek derdim ayağa kalkabilmek. Kalktıktan sonra sorun olmaz. Senaryoyu değiştirmenize gerek yok." dedi. Tedavisinin ardından taburcu olan oyuncu, bandajla sete dönerek tek kollu şekilde, bölüm çekimlerini tamamladı. Dizide, dağ kadrosunda yer alan, okulunu ikinci sınıfta terk etmiş bir doktoru canlandıran Karakul, gerçekte Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro bölümü mezunu. Tiyatroda da oynayan Karakul'un tek endişesi, kırıklarının oyununu etkilemesi. 

Kardeşlik öykülerinin anlatıldığı, terörün dağıttığı ailelerin yaşantısını konu alan Şefkat Tepe'de heyecan bu hafta da devam ediyor. Hapisten kaçtıktan sonra dağlara yerleşen Celil, intikam yemini eder. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığını düşündüğünden hainlerle işbirliği yapma konusunda bir an bile tereddüt etmez. Ne gerekiyorsa yapmayı göze alır. Leyla ise örgüt içindeki huzursuzlukların artmasıyla hepten zor günler yaşar. Doktor ile aynı görevi paylaşacak olan Leyla'yı hiç ummadığı acı sürprizler beklemektedir. Serdar ise bir yandan Celil'in ihanetine, bir yandan da Leyla'nın düştüğü zor duruma katlanmakta zorlanır.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim



Alıntı

FARKLI DESENLER 31. Bölüm - Şeref'in Kuşkuları Giderek Artar...

Resim

Feride, kaçırılma olayı ile ilgili ifade vermesi için karakola çağrılır. Başına gelenleri anlatmaya başlar, fakat Kemal'i ele vermemek için ondan hiç bahsetmez. Ne var ki bu durum, en zorlu süreçte eşini yalnız bırakmayan Şeref'in kuşkulanmasına neden olur. 

Pınar ise olayın üstüne gitmeye kararlıdır. Feride ile Kemal'in resimlerini, Şeref'in görmesini sağlar. Şüphelerinde haklı olduğunu düşünen Şeref, adeta çılgına döner. Bu arada Yaşar ise Leyla'dan hala haber alamamaktadır.







Farklı Desenler 31. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Farklı Desenler 31. Bölüm


Farklı Desenler Pazar saat 20.30'da Samanyolu TV'de.

Hocaefendi 'İlahi İnâyet'i Anlatıyor

İnsan, hiçbir zaman gözünü O'nun kapısından ayırmamalıdır ki seviyesine göre nazar ve teveccüh esintilerinden istifade edebilsin'

"Ne gam o gemidekilere ki dümende oturan Sen'sin"

Kur'an hadimleri arasında bir ıstılah olarak kullanılan inâyet tabiri, Cenâb-ı Hakk'ın hususî iltifatıyla gayet ehemmiyetli bir davada istihdam edilmek; iman hizmetinde çoğu zaman hiç beklenmedik nimet ve ihsanlara mazhar kılınmak; en zor zamanlarda ve en kötü şartlarda dahi ihtiyar ve iktidar haricinde bir dest-i gaybî tarafından korunup kollanmak; hatta "Belki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır." (Bakara, 2/216) ayet-i kerimesi sırrınca, zâhiren çok çirkin görünen hadiselerde bile maddî manevî pek büyük semere verecek neticelere ulaştırılmak manalarının bütününü ihtivâ etmektedir.

Hakkında açılan davaları, mahkumiyet kararlarını, sürgünleri ve hapis cezalarını dahi hep hayra yoran ve her fırsatta talebelerine "Merak etmeyiniz, biz inâyet altındayız. Zâhirî zahmetlerin ardında büyük rahmetler var." diyen Nur Müellifi, işte bu inâyet anlayışını seslendirmiştir. Hapishane hayatını bile İlahî kaderin emri, tensibi ve sevkiyle medrese-i Yusufiye kongresine iştirak etme olarak değerlendirmiştir. Kur'an hadimlerinin İlahî himayeye mazhar kılındıklarını, her zaman Cenâb-ı Hakk'ın gözetimi altında bulunduklarını, şayet musibetlere sabır ve tevekkülle mukabele ederlerse, bir dirhem zahmetin bir batman rahmet ve sevabı netice vermesi suretinde çok kıymettar manevî faydalara nâil olacaklarını müjdelemiştir.

Aslında, kendisini i'lâ-yı kelimetullaha adayan ve bu yolla Allah'ın rızasını tahsil etmeye çalışan insanların hepsi İlahî inayete mazhardır; Peygamberler başta olmak üzere dava-yı nübüvvetin her temsilcisi istisnasız Cenâb-ı Hakk'ın görüp gözetmesi altındadır. Nitekim, Kur'an-ı Kerim'de değişik vesilelerle bu hakikate işaret edilmektedir. Ezcümle; Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'e "Rabb'inin hükmüne sabret. Muhakkak ki, Sen bizim gözetimimiz altındasın. Rabbini hamd ile tesbih et." (Tûr, 52/48) denilmektedir.

Mevlâ-yı Müteâl'in Hazreti Nuh'a, "Artık halkından, daha önce inanmış olanlar dışında, hiç kimse iman etmeyecek. Öyleyse o kâfirlerin yaptıklarından dolayı kederlenme de, Bizim gözetimimiz altında ve vahyimiz doğrultusunda, gemiyi yap ve o zalimler lehinde Ben'den hiçbir ricada bulunma. Çünkü onlar suda boğulacaklardır." (Hud, 11/36-37) şeklindeki hitabında da İlahî inayetin nazara verilmesi söz konusudur.

Hazreti Nuh, gemisini inâyet-i ilahiye ile yapmış, onun üzerinde maiyyet-i sübhaniye sayesinde yol almış ve nihayet Cenâb-ı Hakk'ın riâyetinde hedefine varmıştır. Dümeninde İlahî inâyetin sevk ettiği bir el bulunan o gemi dev dalgalara rağmen batmamıştır.

Başka bir münasebetle, Sadi Şirazi, "Ne gam o gemidekilere ki, dümende oturan sensin ya Muhammed!.." der. Evet, kaptanlığını İnsanlığın İftihar Tablosu'nun (sallallahu aleyhi ve sellem) yaptığı bir gemi de asla batmayacaktır; zira, Habib-i Ekrem ve onun tayfası her zaman Cenâb-ı Hakk'ın koruyup kollamasına mazhardır.

İnâyeti Celbeden Vesileler

Bu itibarla, i'lâ-yı kelimetullah yolunda ve Allah'ın rızası peşinde koşturan insanlar umumi manada Cenâb-ı Hakk'ın inâyeti altındadırlar. Bununla beraber, bir kısım sıfatlar vardır ki, bilhassa onlar inâyeti celbeder ve Mevlâ'yı Müteâl'in hususî lütuflarına zemin hazırlarlar. Bu sıfatların başında özellikle Enbiyâ-yı izâm efendilerimize ait evsâf-ı âliye gelir; hususiyle sıdk, emniyet, tebliğ, fetanet ve ismet vasıfları en mühim inâyet vesileleridir.

Ömrünü doğruluk ve sadâkat çarkı üzerinde döndürüp durarak, Cenâb-ı Hakk'a, Resûlullah'a, iman davasına, dinî hayata ve inananlara sâdık kalan; güvenilirliği şahsiyetiyle bütünleştirerek, elinden dilinden kimseye zarar gelmeyeceğini her tavrıyla ortaya koyup herkese emniyet telkin eden; hem tebliğ hem de temsil ile Din-i mübînin ulvî hakikatlerini anlatmayı ve her fırsatı "emr-i bi'l-mârûf, nehy-i ani'l-münker" istikametinde değerlendirmeyi hayatının gayesi bilen; irşat vazifesinde, akıl, mantık, kalb, gönül, his ve sair duygulardan hiçbirini ihmal etmeyerek, bedevîsinden en medenîsine kadar herkesi vahyin aydınlatıcı tayflarından nasiplendiren; bütün bunları yaparken de günahlara girmemek, laubali davranmamak ve ciddiyetsizliğe düşmemek için azamî gayret göstermek suretiyle tam bir iffet âbidesi olarak yaşayan her insan İlahî inayetin celbi ve temâdîsi adına çok önemli vesilelere tutunmuş demektir.

Diğer taraftan, sıfat açısından olduğu gibi amel bakımından da inâyetin bir kısım vesileleri vardır:

Bu amellerin başında Allah'a teveccüh gelir. Güne bakan çiçeklerin güneşe yöneldikçe adeta gülümsemeleri ve daha bir serpilip gelişmeleri misillü, insanlar da ancak yüzlerini Cenâb-ı Hakk'ın dergahına çevirirlerse hem şahsî hayatları hem de iman hizmetine müteallik işleri zaviyesinden inkişaflara erişebilirler. İnsan, hiçbir zaman gözünü O'nun kapısından ayırmamalıdır ki seviyesine göre nazar ve teveccüh esintilerinden istifade edebilsin. Yoksa, O'na teveccühte kusur eden, nazar-ı merhamet ve şefkatten mahrum kalır; ubûdiyetle O'na yaklaşma azminde olmayan da hizlâna uğrar.

İman hizmeti adına yapılan işler ve elde edilen başarılar ölçüsünde mahviyet ve tevazuun artması da inâyet-i ilahiyenin temâdîsi için çok önemli bir davetiyedir. Hâlis bir mü'min, her muvaffakiyetin Cenâb-ı Hakk'ın lütfu, bereketi ve ihsanıyla olduğuna yürekten inanmalı; böylece hem şirkten kurtulmalı, hem nefis ve şeytanın bencillik adına pompalayacağı vehimlerden uzak kalmalı, hem de acz ü fakr duyguları içinde her zaman Mevlâ-yı Müteâl'e gönül bağlamalıdır. Evet, haddini bilmek ve acz ü fakr hisleriyle O'na yönelmek, İlâhi rahmet ve inâyetin imdada yetişmesi için en makbul bir niyazdır.

ÖZETLE:

1- Kendisini i'lâ-yı kelimetullaha adayan ve bu yolla Allah'ın rızasını tahsil etmeye çalışan insanların hepsi İlahî inayete mazhardır.

2- Bir kısım özellikler ve ameller vardır ki, bilhassa onlar inâyeti celbeder ve Mevlâ'yı Müteâl'in hususî lütuflarına zemin hazırlarlar.

3- Sadakat, Allah'a teveccüh, tevazu, sebeplere riayet, vifak ve ittifak ve bu yolda gayretlerin hiç kesilmemesi gibi özellikler inayeti celbeden başlıca hususlardır.



Alıntı

ŞEFKAT TEPE 26. Bölüm - Komutan Celil'den İntikam Yemini!

Resim

Hapisten kaçtıktan sonra dağlara yerleşen Celil, intikam yemini eder. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığını düşündüğünden hainlerle iş birliği yapma konusunda bir an bile tereddüt etmez. Ne gerekiyorsa yapmayı göze alır.

Leyla ise örgüt içindeki huzursuzlukların artmasıyla zor günler yaşar. Doktor ile aynı görevi paylaşacak olan Leyla'yı hiç beklemediği acı sürprizler beklemektedir. Serdar ise bir yandan Celil'in ihanetine bir yandan da Leyla'nın düştüğü zor duruma katlanmakta zorlanır.








Şefkat Tepe 26. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Şefkat Tepe 26. Bölüm


Şefkat Tepe, 26. Bölümü ile 21 Mayıs Cumartesi 20:30'da Samanyolu TV'de...

19 Mayıs 2011 Perşembe

Ekranların uzun soluklu yardım programı, 'Kimse Yok mu Gönüllüler' adıyla ekranlara geri döndü. Sunuculuğunu Ahmet Bozkuş ve 'Beşinci Boyut' dizisinin 'Salih'i Cengiz Toraman'ın yaptığı program kara coğrafyanın çocuklarına umut oluyor.
Haitili çocuklar için "Bahtları tenlerinden daha kara" diyen Bozkuş, program sonrasında Kimse Yok mu logosunda bulunan ağlayan göz figürünün, gülmesini temenni ediyor. Haiti'de çekilen ilk bölüm izleyiciye duygusal anlar yaşatırken, STV'de yayınlanan program yeni konseptiyle göz dolduruyor. 'Kimse Yok mu Gönüllüler' ile toplumun genelindeki "40 yaşından sonra hacca gidilir, namaz kılınır ve yardım yapılır" algısını kaldırmak istediklerini anlatan Bozkuş, dinamik bir yardım harekâtı ile genç ve çocukları da bu güzelliğe ortak etmek istiyor. Gittikleri yerlerde yüzlerce insan hikâyesi ile karşılaştıklarını söyleyen Bozkuş, "Bu hikâyeye önce benim inanmam gerekiyor. Ben inanmazsam seyirciyi de inandıramam zaten." diyor. Son yıllarda yardım derneklerine olan olumsuz bakış açısını, samimiyetin yıkacağını vurguluyor. 

Bozkuş, sunucusundan kameramanına herkesin çekimler sırasında duygulu anlar yaşadıklarını anlatıyor. Bozkuş, "Haiti'de yetimhaneye gittik. Çocukların dilinden anlamıyorsunuz ama çocuk size bir bakıyor, o an anlıyorsunuz onların neye ihtiyacı olduğunu." diye konuşuyor. Bu programın kendisindeki etkilerini ise "Öyle bir farkındalık oluşturuyor ki! Mesela bir anne, çocuklarını uzun zamandır göremiyor. Sonra şükrettim, iyi ki ben küçükken annem beni terlikle kovalamış, 'Akşam ezanıyla eve gir', 'Terli terli su içme' demiş, üstüm başım berbat diye beni dövmüş." sözleriyle ifade ediyor. Bozkuş, Haiti'de insanların "Buraya ilk defa birileri bir şeyler almaya değil, bir şeyler vermeye geldi." dediğini ve bu cümlenin Türkçe karşılığının, 'Allah razı olsun!' olduğunu söylüyor. 

Haiti'de kara tenli çocukları gördüğünde Bilal-i Habeşi'yi hatırlayan Bozkuş, bu çocukların da Peygamberimiz (sas)'in Bilal'leri olduğunu düşünmüş. Bozkuş umudunu, "Teninden dolayı Bilal-i Habeşi'yi de köle yapmışlardı ama Peygamber Efendimiz (sas) aldı onu İslam'ın sesi yaptı. Bu çocuklardan da bir sürü ses çıkar. Ama birinin elini uzatması lazım, uzatılıyor da çok şükür, daha çok Bilal'ler çıkacak oradan." yorumunu yapıyor. 

Haberi görmek için tıklayın



Alıntı

KOLLAMA 129. Bölüm - Leyla Kendini Feda Ediyor

Samanyolu TV’de 20 Mayıs Cuma günü saat 20.30’da yayınlanacak dizinin yeni bölümünde; 

Pikeas, son kozunu oynar. Ülkede güvensizlik ortamı oluşturmak için önemli bir isme düzenlemeyi planladığı suikastı bizzat gerçekleştirir. Kendisini destekleyen karanlık güçlerin güvenini yeniden elde etmek için, her şey kusursuz olmalıdır. Artık hata yapma lüksü yoktur. 

Tüm ekibin bir arada olmasını fırsat bilen Pikeas, hiç tereddüt etmeden tetiğe basar. Ancak Leyla, Yiğit’i korumak için kendini feda eder. Kurşunların isabet ettiği Leyla’yı yerde gören Yiğit, intikam için, Memduh ile birlikte hareket etmeye karar verir...




Kollama 129. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Kollama 129. Bölüm


Kollama, merakla beklenen yeni bölümüyle yarın akşam 20:30'da Samanyolu TV'de... 

Maceracı Bu Hafta Erzincan'da...

Türkiye'yi sizler için köşe bucak gezen Maceracı bu hafta Erzincan'da... 

Resim



Maceracı, Anadolu'yu keşfetmeye devam ediyor. Her hafta maceralarına bir yenisini ekleyen Murat Yeni, bu hafta Erzincan'da gezmedik yer bırakmıyor. Erzincan'ın yöresel tatlarını deneyen Maceracı, eğlenceli görüntüleri ekrana taşıyor.

Ünü Türkiye sınırlarını aşmış meşhur Erzincan tulum peynirinin yapımına tanık olan Yeni, tüm incelikleri sırasıyla öğreniyor. Ardından ziyaret ettiği Kemah ilçesinde doğal tuzun nasıl elde edildiğini ve tuzun hangi hastalıkların tedavisinde kullanıldığını araştırıyor. Geleneksel eğlencelere katılmayı ihmal etmeyen Maceracı, dinlediği uzun havalarla hayli duygulanıyor.

Hayli komik görüntülere sahne olan gelin-kaynana yarışları, Girlevik Şelalesi'nin muhteşem manzarası, bölge halkıyla gerçekleştirilen neşeli sohbetler... Hepsi Maceracı'da!







Maceracı Erzincan Bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Maceracı Erzincan Bölümü



Maceracı, yeni bölümü ile 20 Mayıs Cuma 22:15'de Samanyolu TV'de ve aynı zamanda Küre TV'de...