31 Aralık 2011 Cumartesi

Farklı Desenler 57. Bölüm

Gözyaşları kimin için akıyor?

Resim

Samanyolu TV'nin sevilen dizisi Farklı Desenler'de sürpriz gelişme... 

Canan, Pınarla bir olup, Asuman’la ilgili planı uygulamaya başlar. Diğer yandan Şeref, son çare olarak Pınar’dan para ister. Pınar, Nebahat’tan çaldığı parayı Şeref’e götürmek üzere yola çıkar. Pınar’ı takip eden Emir, abisinin izine ulaşır.

Ancak Şeref’i ikna edemeyen Emir, abisiyle birlikte polislere yakalanır. Asuman, babasının yıllardır kendisinden sakladığı acı gerçekle bu bölümde yüzleşiyor.






Farklı Desenler 57. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Farklı Desenler 57. Bölüm

Farklı Desenler yeni bölümüyle 1 Ocak Pazar günü 19:45'te Samanyolu TV'de...

Şefkat Tepe 49. Bölüm

Berivan Çaresiz Kalır

Resim

Berivan ve Dicle örgütten kaçmayı başarıyor... 

Memiş’i kurtarmak isteyen Berivan yine Agir’e dönmek zorunda kalır. Berivan, Agir’le evlenmek istemediğini Memiş’e yazdığı mektupta söyler. Mektupta; “ya Agir ya ben ölmüş olacağız” yazar. Bunu okuyan Memiş firar eder ve Dicle’yle birlikte çok daha farklı bir planı uygulamaya koyar.

Diğer yandan örgüt şehit tabutlarında uyuşturucu taşımak gibi hain bir plan içindedir. Ama öncelikle o tabuta girecek on asker ölmek durumundadır.




Şefkat Tepe 49. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Şefkat Tepe 49. Bölüm

Şefkat Tepe, 49. Bölümü ile 31 Aralık Cumartesi 19:45'de Samanyolu TV'de ve aynı zamanda Küre TV'de...

29 Aralık 2011 Perşembe

Farklı Boyut 11. Bölüm

Farklı Boyut'ta neler olacak?

Resim

Sinan başarılı bir mimardır. Yıllar öncesinde yaşanan bir deprem sonrası enkazın altından biri kendisini kurtarır. Aradan uzun yıllar geçer ve bu sefer yeni bir depremde Sinan’ın kızı enkaz altında kalır. Yaşananlardan dolayı kendini suçlayan babanın ve kızının yardımına Melek yetişir.

Tekin ise Melike konusunda Melek’le konuşur. Ancak Melek ilk kez net bir şekilde Tekin’e meydan okur. Bu sırada Oktay’ın DNA sonuçları çıkar. Gelen sonuçlar Melek’in kafasını karıştırır.




Farklı Boyut 11. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Farklı Boyut 11. Bölüm

Farklı Boyut 11. bölümü ile 30 Aralık Cuma akşamı 19:45'te Samanyolu TV'de...

27 Aralık 2011 Salı

Davetsiz Misafir'in Bu Haftaki Konuğu Safranbolu

Resim

Samanyolu Tv’de yayınlanan Davetsiz Misafir programı bu hafta Safranbolu’daydı. Davetsiz Misafir programını sunan Ünlü Türk Halk Müziği Sanatçısı Turgay Başyayla’nın önderliğinde Dünya Miras Şehri Safranbolu tanıtıldı. Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy Davetsiz Misafir ekibini Safranbolu’ya yakışır bir şekilde ağırlayıp, misafir etti.

Programın amacı Anadolu’nun güzide yerlerini gezmek, gelenek görenekleri anlatmak, o yöreye ait yöresel yemeklerini, tarihi yerlerini değerli izleyenlere tanıtmaktır. İşte Safranbolu’da Anadolu’nun en güzide yerlerinden biri olduğundan tanıtıldı. Safranbolu’nun tarihi kokan sokakları, demircileri, yemenicileri, Arnavut kaldırım sokakları, Cinci Hanı, yöresel ev yemekleri ile yöre ait folklor ekibiyle Safranbolu en güzel şekli ile ekranlarda olacak. 




Davetsiz Misafir Safranbolu Bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Davetsiz Misafir Safranbolu Bölümü

Samanyolu Tv’de Çarşamba akşamı saat 23.00’da yayınlanacak olan Davetsiz Misafir programında bu hafta Safranbolu yer alacak.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim



Resim

Resim

Resim

Resim

Resim



Resim

Resim

Resim

Resim

Resim



Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Maceracı'nın Yolu Niğde'den Geçti...

Anadolu'nun el değmemiş, görülmemiş yerlerini, ayrı güzelliklerini ekrana taşıyan "Maceracı" programının yolu Niğde ili, Bor İlçesine düştü.

İç Anadolu'nun şirin Niğde İl'i Bor İlçesinin görülmemiş güzel yerlerini ekranda şaşkınlıkla, izleyicilerin beğenisine sunacak olan Samanyolu TV'nin "Maceracı" programı Niğde ve Bor şehir merkezlerinde uzun ince bir yolda, yepyeni maceralar için yine Anadolu'nun şirin kentlerinden Bor topraklarında.

Samanyolu TV'nin sevilen programı "Maceracı" Niğde ili, Bor İlçesinde çekim yaptı. Programın sunucusu Murat Yeni, ekip arkadaşları yönetmen Mustafa Gözüm, Görüntü Yönetmeni Nevzat Özer, Prodüksiyon Amiri Mehmet Eren, Ulaştırma Görevlisi Sedat Ofluoğlu, Bor İlçesinin tarihi ve turistik bölgelerini, yöresel yemeklerini, meşhur Bor pazarını kayıt altına aldılar.

Her hafta, sevilen ilgiyle izlenen Anadolu'da ayrı güzellikleri ekrana taşıyan "Maceracı" program sunucusu Murat Yeni, "Niğde ve Bor kentlerinin çekimini yapmakta olduğumuz bu bölümde; Niğde ili ve Bor şehrinin gizli kalmış güzelliklerini ekrana taşıyoruz Ekip arkadaşlarımızla birlikte açıldığımız bu yolda Anadolu'da hiçbir güzelliği gizli bırakmamak adına, Niğde ili ve Bor şehirlerimizdeki çekimlerimiz çok keyifli geçti. Özellikle Bor söğürmesi bir başka tad ve lezzetle doluydu.

Ekibimizle 3 yıl önce bir başka program çekimi için geldiğimizden çok farklı ve güzelliklerin sergilenmiş olduğu bir Bor'la karşılaştım. Bor' un havası, suyu, toprağı ve insanlarıyla başka bir güzellikte.
Bu güzelliklerin oluşmasında Bor yöneticilerinin büyük payı olsa gerek, özellikle Bor Belediye Başkanı Sıtkı Erat Bey'in göstermiş olduğu sıcak ilgi, yakınlık ve uğraşılarının büyük payı olduğu kanaatindeyim. Gördüğüm üzere memleket sevdalısı, sevilen bir başkan, halkın güvenini kazanmış, halk da onu seviyor. Kısacası; Bor yaşanacak bir şehir olmuş." dedi.



http://www.bordanhaber.com/haber_detay.asp?haberID=1704

Maceracı'nın Yolu Niğde'den Geçti...

Keşke 10 Yıl Önce Yayına Başlayabilseydik

Ekim 2010'da yayın hayatına merhaba diyen Türkiye'nin Kürtçe yayın yapan ilk ulusal özel kanalı Dünya TV, kısa sürede bölge halkının güvenini kazandı.

Resim

Gaziantep merkezli kanal stüdyoları, programları ve yayın akışıyla Avrupa'dan Amerika'ya, Kuzey Irak'tan Ortadoğu'ya geniş bir alanda izleyiciye ulaşıyor. "Keşke imkân olsaydı da biz bu yayınlara 10 yıl önce başlasaydık." diyen Ketenci ile 'bir buçuk kat'tan dünyaya açılan Dünya TV'yi konuştuk.

Kürtçe yayıncılık Türkiye'de daha çok yeni. Bu, büyük bir cesaret değil mi?

TRT Şeş başlamasaydı, özel sektör bu işe cesaret edemezdi. Yayıncılık konusunda bizim en büyük zorluğumuz burada başlıyor. Her şeyi yeniden yapmanız gerekiyor. Gerçi yaptığınız her şey orijinal oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mız ziyaretimize geldiğinde bu yayınları normalleşmenin göstergesi olarak yorumlamıştı. Belki Samanyolu Yayın Grubu bunu 10 yıl önce düşünüyordu ama o zaman şartlar olgunlaşmamıştı.

Kürtçe yayın yapan kanal sayısında artış olur mu?

Normalleşmenin artması için sahaya yeni oyuncuların girmesi gerekiyor. Şu an TRT Şeş ile Dünya TV var, bu işi ciddi şekilde yapan. Her şey kâr ve reyting değil. Bugüne kadar mağdur ettiğimiz insanlara bir borç var. Özel sektör daha fazla okul açarak, işadamları istihdam sağlayacak, bizim de yayıncılık anlamında buraya hizmet etmemiz lazım.

Sizin için zor olmadı mı ilk olmak?

Yıllardır devam eden yasaklamaların getirdiği bir tutukluk var. Kürtçe okuma yazma bölgede çok az. Kanala eleman almak için 450-500'e yakın insanla mülakat yaptık, 10 kişi ancak çıktı istediğimiz seviyede Kürtçe okuma yazma bilen. Bu eksikliği gidermek için "Kurdî Hîn Dibim" (Kürtçe Öğreniyorum) diye gramer programı başlattık. Bu, çok ciddi rağbet görüyor. Küre TV'den de eski bölümleri takip edilebiliyor. Bunun yanında Tarçın ve Arkadaşları ile Caillou'nun Kürtçe dublajını yaptık. Yakında Yeşil Oba'yı da yayınlayacağız. Hatta Kaynak Yayın Gurubu'yla anlaştık, masalları Çirok adıyla Kürtçeye çeviriyoruz.

Yayınlarınızın yurtdışında gördüğü ilgi nasıl?

Sadece bölge insanıyla değil, yurtdışında yaşayan, bir şekilde ülkesini terk etmek durumunda kalan pek çok Kürt aydınla görüşüyoruz. Avrupa'da, ABD'de, Kuzey Irak'ta... Bu insanlar haklı ya da haksız bu toprakları terk etmişler. Bir insanın gurbete çıkması acı bir şey. Bunlar AB'de etkin konumda. Biz bunlara ulaştık. Pek çok problemin demokratik yollarla çözülebileceği kanaatine varmış insanlar. Bu insanlarla ekranlarımızı açıyoruz.

Görüştüğünüz aydınlar yayınları nasıl buluyor?

Şivan Perver, Ahmet Aras gibi entelektüellerle 15'e yakın program yaptık. Bizim yaptığımız çalışmaları görünce memnun kalıyorlar. Bazıları 'Siz bizim hayallerimizi gerçekleştirdiniz' diyor. Bugüne kadar çok mağdur olmuşlar. Bizim ekranı görünce gözleri yaşarıyor.

Bölge halkının ilgisini nasıl buluyorsunuz?

İlk başta Sırlar Dünyası'nı yapmaya başladık. 10 kere izlemiştirler belki, ama 11.sini Kürtçe izleyince gözyaşını tutamayan vatandaşlarımız var. Hem TRT Şeş'i hem bizi izliyorlar. Bizi arayıp 'Kürtçe kursu programına katılmak istiyoruz' diyorlar. Müzik konusunda yine öyle. Çok fazla yerel sanatçı müracaat ediyor. Biz de imkânlarımız ölçüsünde onları yayına alıyoruz.

Bazı programlarınız üç dilde izlenebiliyor...

Türkiye'de üç dilde yayın yapan kanal vardı ama biz biraz daha öne çıktık. Özellikle Samanyolu Yayın Grubu'nun yapımları var. ABD'de yayın yapan ve Ebru TV'de yayınlanan bazı programları aldık. Mesela Ayna'ya Kürtçe dublaj yaptık. Aynı programı izleyicilerimiz Türkçe ve İngilizce de izleyebiliyor. Programın altında kaç dil olduğu yazıyor. Bu arada yeni birkaç projemiz var ama yaza doğru netleşir sanırım. Spor, gezi, eğlence, bir kanalda olması gereken her şey bizde var. Hatta Hollanda liginden özetler var. Şimdi yeni başlayacak Divan diye bir programımız var. Kürt kültürünün yanık seslerine ekranımızı açacağız. Pek çok eski Kürtçe klipleri ve şarkıları taş plaktan dijitale aktardık. 1.000'e yakın parça var. Bunları arşivlerden bulmak zor.

İnsanlar yeterince gergin, tartışma programına gerek yok

"Bizim de gönlümüzde sinema filmi yayınlamak var. Biz insanların gönüllerine onların diliyle sesleniyoruz. Programlarımız sevgi-muhabbet eksenli. Eğitim, kültür üzerine. Tartışma programımız yok. İnsanlar yeterince tartışıyor ve Türkiye yeterince gergin zaten. Tartışmaktan ziyade, bu güzel kültürün güzel yönlerini öne çıkartmak amacımız..."

'Annem kürtçe bilmiyor ama şarkıları ağlayarak izliyor'

"Annem Kürtçe bilmiyor ama 'Sizin televizyondaki şarkıları dinledikçe ağlıyorum' diyor. Müzik evrensel bir şey. Gönül Yarası filminde Meltem Cumbul, Kürtçe bir şarkıyı dinlerken ağlamış Şener Şen 'Sen Kürtçe bilmiyorsun neden ağlıyorsun?' demişti. O da 'Bu parçaya ağlamak için Kürtçe bilmeye ne gerek var?' demişti."

ZAMAN


Keşke 10 Yıl Önce Yayına Başlayabilseydik

Ayna'nın Dünya Turu Venezuela ile Devam Ediyor...

Ayna’nın dünya turu devam ediyor. Bu hafta sizleri Güney Amerika’ya götürüyoruz. Ayna Venezuella’da.


Venezuella’nın parası dünyada tek.
Bu ülkenin para birimi Bolivar. En yüksek parası 100 Bolivar. Venezuella parasında genellikle yatay yerleştirilen resim dikey olarak yerleştirilmiş. Bu açıdan bakıldığında Venezüella parası dünyada tek. Doları ancak havaalanında bozdurabiliyor ülkeye gelen ziyaretçiler. Siz siz olun Venezüella’da çarşıda pazarda dolar bozdurmaya kalkmayın. Çünkü dolar geçmiyor bu ülkede. Bozdurabileceğiniz ne bir banka ne de bir döviz bürosu var. Venezüella’ya gelen turistler bu konuda ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Yabancılar genelde karaborsada işlerini hallediyorlar.

Trafiğe kapalı cadde görmüştük ancak trafiğe kapalı otoban hiç görmemiştik. 
Koca otoban bomboş. Hiç araç yok. Devlet pazar günleri halk spor yapsın diye bu otobanı trafiğe kapatıyor. Sabah saat 05.00’ten öğlen 13.00’e kadar bu otoban araçlara kapalı. Sadece insanlar spor yapıyorlar bu otobanda.

Dünyanın en pahalı benzini Türkiye’de. Peki en ucuzu nerede?
En ucuzu da Venezüella’da. 1 depo benzin yaklaşık olarak 1 Türk Lirasına doluyor bu ülkede. Dizel ise hiç satılmıyor. Benzin istasyonuna gelen müşteriler araçlarının depolarını ağzına kadar dolduruyorlar. Benzinin sudan ucuz olduğu bir ülke Venezüella. Yarım litre su tam olarak 38 litre benzine denk geliyor.

Dünyanın en büyük gecekondu bölgesindeyiz.
Petare bölgesi Latin Amerika’nın en tehlikeli köyü olarak da gösteriliyor. Gecekonduya Bario diyor onlar. Başkent Caracas’ta 1.5 milyon civarında insan yaşıyor gecekondularda. Nereye bakarsanız bakın dere, tepe gecekondularla dolu şehirde.

Teleferikle yolcu taşındığını ilk kez Venezüella’nın başkenti Karakas’da gördük. 
Metro kable olarak adlandırılan bu teleferik turistik amaçlı inşa edilmemiş. Tamamen tepelere kurulmuş gecekondu mahallelerine yolcu taşıma amacıyla yapılmış. Gecekondularda yaşayan insanlar evlerine gitmek için dolmuş, otobüs ya da metro yerine teleferiğe biniyorlar. Biz de biniyoruz bir teleferiğe ve gecekondu mahallesinin üzerinde seyahat ediyoruz.

Teleferikle Avila dağının zirvesine çıkıyoruz.
Yolculuğumuz yaklaşık olarak 15 dakika sürüyor. Çok dik yarlar ve yemyeşil ormanların üzerinden geçiyoruz. Hem turistler arasında, hem de yerli halk arasında bu zirveye çıkmak oldukça popüler.

Angel Falls dünyanın en yüksek şelalesi.
Venezüella semalarında tek motorlu uçağımızla seyahat ediyoruz. Uçakta pilotta dahil olmak üzere 6 kişiyiz. Dünyanın en yüksek şelalesini görüntülüyoruz sizler için. Yaklaşık 1 km yüksekten aşağıya akıyor burada su. Akıyor akmasına da Venezülella da havalar kurak gittiğinden şelalenin suyu oldukça azalmış. O kadar ki sular yarı yola bile gelmeden rüzgarında tesiriyle havada dağılıyor.




Ayna - Venezuella bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Ayna - Venezuella Bölümü

Resim

Resim

Resim

Resim

25 Aralık 2011 Pazar

Ve İnsan Aldandı 18. Bölüm - Günahın Bedeli Kaç Kurşun Eder?

Resim

Resul, haraç ve haramzadelikle işini götüren bir adamdır. En son yaptığı işte paraları kendine saklayarak patronuna vermeyi reddettiği için kurşunlanır. Resul ölmez ama tam yirmi yıl hapse mahkum olur.

Hapis onun için bir okul olur ve hidayete erer. Yirmi yıl sonra tövbeli olarak hapisten çıkar ve kızını aramaya başlar. Kızı Hale, başarısız bir evlilik yapmıştır. Ayyaş kocası ve lösemili kızının yükünü çekmektedir. Aniden karşısına çıkan babasına karşı öfke dolu olsa da, sonunda tek bir şartla affedeceğini söyler.

Haramzadelikle, iyi insan-kul olma arasında kalan Resül’ün şeytanla imtihanı burada başlar.




Ve İnsan Aldandı 18. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Ve İnsan Aldandı 18. Bölüm

İç dünyasıyla hesaplaşma yaşayan bir adam ve şeytanın oyunları Pazartesi akşamı 19.45'te ekranlara gelecek.

Farklı Desenler 56. Bölüm - Feride, Şeref'i İhbar Ediyor

Resim

“Farklı Desenler”, heyecan dolu yeni bölümüyle Samanyolu TV'de... 

Şeref araç değiştirdiğinden kaza yerinde yoktur ama polisler yine de emin olamazlar. Bu arada Duygu, hasta bir yakınının tedavisi için para bulmak adına Galip’in emniyetteki ayağı olmaya gönüllü olur. 

Diğer yandan Feride, Asuman’la ilgili gerçekleri öğrenir fakat elinde delili yoktur. Canan cephesinde ise yine kötü planlar vardır. Zira Canan, kendi şahsi hesapları için Pınar’ı harcamaktan çekinmez. 

Feride, Şeref’i ihbar eder. Yolda jandarma çevirmesine takılan Şeref son anda kaçmayı başarır ve İzmit’tin bir köyündeki baba evine gelir. Ancak onu burada kötü bir sürpriz beklemektedir.




Farklı Desenler 56. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Farklı Desenler 56. Bölüm

Farklı Desenler, heyecan dolu yeni bölümüyle 25 Aralık Pazar günü saat 19:45’te Samanyolu TV’de ekrana geliyor.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Nefis Mertebeleri ve Nefs-i Levvame

İnsanın nefs-i emmâresi, boynuna taktığı gemle onu hep haram olan yerlerde gezdirir, varılması caiz olmayan eğri-büğrü yollara sevk eder, söylenmemesi gerekli olan şeyleri söylettirir, dinlenmemesi gerekli olan şeyleri dinlettirir, uzanmaması gerekli olan hususlara el uzattırır, düşünülmesi memnu olan, en azından hayalin fıskına vesile olabilecek noktalarda insanı olumsuz düşüncelere sevk edip onun hayalini fıskla kirletir.

Resim

Sonra devamla hayalin fıskı, ruhun fıskına inkılab eder, sonuç itibarıyla da insan bir fâsık olup çıkar. 

Mü'min, Ekin Gibidir 

Bu nefisten bir derece üstte ise nefs-i levvâme vardır. Bu nefis mertebesinde insan en küçük fenalıklardan dahi tedirgin ve rahatsız olabiliyorsa ki bunun en aşağı mertebesi, insanın işlediği günahlar karşısında rahatsızlık duymasıdır. Bu nefis mertebesinde insan, harama nazar ettiği zaman akrep sokmuş gibi hemen serumun yanına koşar, namazında bir kusur yaptığı zaman, "Miracımı berbat ettim!" diyerek kendiyle yüzleşir. O, öncelikle böyle büyük şeylerden başlayarak daha sonra kendi içinden geçen hususlardan dolayı dahi kendini levm etmeye başlar. Bu makamın beyanını şu hadisin içinde bulmak mümkündür: "Mü'min, tıpkı ekin gibidir. Yatar fakat yine doğrulur ve kalkar." Bu tabakadaki insan, bütün bir hayat boyu kendi iç kavgasıyla hayatını devam ettirir. Bunu yaparken de Allah'ın inayetiyle ye'se ve ümitsizliğe düşüp boğulmaz. Her defasında kendisini yenilemesini bilir. Olabildiğine bir canlılık ve neşat içinde düştüğü gibi doğrulur, Allah (c.c.) korkusuyla tir tir titrer ve hep Allah'ın rahmetini umar. Bu ise nefs-i levvâmenin en âli mertebesidir. Aynı zamanda nefs-i râziyeye geçmenin de ilk basamağıdır. 

Pek çok mümin, hayatının belli dönemlerinde, küçüğünden büyüğüne işlemiş olduğu günahlardan ciddi şekilde rahatsız olduğunu hissetmiştir. İşte bu nefs-i levvâme mertebesine ait bir hususiyettir ve bunu hissetmeyen bir nefis de hâlâ emmârededir. Aslında işlemiş olduğu kötülüklerden dolayı rahatsız olmayan bir insanın geleceğinden endişe edilir. İç dünyasında veya davranışlarında Allah'ın hoşuna gitmeyecek hareketleri yapan bir insan, edip eylediği kötülüklerden rahatsızlık duymuyorsa, o insan, her an yıkılabilecek şekilde tehlikeli bir durumda bulunuyor demektir. Bu itibarla, günah işleyen bir mümin, vakit fevt etmeden hemen tevbe edip dergâh-ı nezd-i Ulûhiyet ve ehadiyette kemerbeste-i ubudiyet içinde âh u vâh edip inlemelidir. Dahası, bu günahının keffareti için etrafına sadaka dağıtmalıdır. Nitekim hadis diye rivayet edilen "Her günah, işlendiğinde tevbe etmeden evvel bir sadaka verin!" beyanı da bu hakikati ifade etmektedir. 

Yukarıda da ifade edildiği gibi nefs-i levvâme sırrına ulaşamayan bir insan, nefs-i emmâre dairesi içinde geziyor demektir ve o her zaman tehlikededir. Vâkıa bazı ehlullah, hatta Hz. Yusuf gibi bazı peygamberler bile nefs-i emmâreden şikâyet etmişlerdir ama bu elbette farklı bir mülahazadır. 

Evet, her mümin, bir yılan veya çıyanın karşısında duruyor gibi nefsine karşı devamlı surette gerilim içinde olmalı ve nefsini kınamalıdır. Bu kınama işinin herkes için yapılmasının doğru olup olmayacağının münakaşası yapılabilir. Bu, tamamen her insanın vicdanına kalmış sübjektif bir meseledir. Ancak münakaşası yapılamayacak bir mesele vardır ki, o da insanın, hangi mertebede olursa olsun daima günahlarını hatırında tutmasıdır. İnsan hal-i hazırdaki ömrüne kadar geçmişini düşünüp, bugünden sonra yarınla başlayan bütün ömrüyle çok iyi hazırlanması için sık sık geçmişin defterini okuması şarttır. Büyük muhasebe insanı Hasan Basri Hazretleri –ihtimal hayalinden geçenlerle alakalı - seyyiatını madde madde sayarak adeta kendine şunlarla seslenmektedir: "Fâsık! Hani sen bir gün, falan çarşıdan geçerken, orada bir haramın olduğunu gördüğün halde gözlerini kontrol etmedin. Biliyordun ki, gözüne bir haram ilişecek, yine de dikkatli olmadın. Sen bu halinle hâlâ velilik mi iddia ediyorsun? Yine sen bir gün şurada duruyordun. Orada nefsini gemlemen mümkün iken, nefsini olabildiğine salıverdin. Serkeş bir at gibi nefsinin arkasından sürüklenip gittin!" vs... vs... 

Bu sebeple insan, yer yer nefsini kınamalı, kendini yeniden ayarlamalı, sık sık vaziyet değerlendirmesi yapmalı ve ileriye matuf bütün iş ve davranışlarını, geçmiş hayatını da nazara alarak ayarlamalıdır. Ayrıca bir kul, kendisine verilen lütuflar karşısında devamlı surette Alvar İmamı'nın ifadesiyle "Değildir bu bana layık bu bende / Bana bu lütf ile ihsan nedendir?" duygu ve düşüncesi içinde olmalıdır. 

Evet, insan nefsini kınamalıdır; ancak bununla birlikte şu hususları da unutmamalıdır: 

1. Kınama, insanı ümitsizliğe götürecek, Allah'ın rahmetinden ümidini kestirecek ve muvazene bozukluğuna sevk edecek şekilde olmamalıdır. 

2. İnsan ellerini kaldırıp Rabb'inden bir şey istediği zaman mümkün mertebe bu muhakemeyi (kendini levm edip kınamayı) yapmamalı, sadece O'nun rahmetine teveccüh edip rahmetini düşünerek istekte bulunmalıdır.

3. Bir hizmet kervanı içinde bulunan bir insan, kervandaki diğer yolcuların hareketlerini hüsn-ü zanna hamletmeli ve "Rabb'im! Bu kadar insanın hepsi fâsık u fâcir olamaz. Nefsim hakkında ben böyle düşünsem de onların davranışlarını fena yöne hamledemem." duygu ve düşüncesi içinde hareket etmelidir. 

Hâsılı, nefsini kınama, tenkid etme ve daima onun kötülüğünü telkin etme hususu, mutlaka böyle ayrı ayrı mülahazalarla ele alınarak bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. 

Her şeyin en doğrusunu Allah (cc) bilir. 

- Nefs-i levvâme, öncelikle büyük şeylerden başlayarak daha sonra kendi içinden geçen hususlardan dolayı dahi kendini levm etmeye, ayıplamaya başlar. 

- Levvame, nefsin kendini kınaması, asla insanı ümitsizliğe götürecek, Allah'ın rahmetinden ümidini kestirecek ve muvazene bozukluğuna sevk edecek şekilde olmamalıdır. 

- Levvame tabakası insanı, bütün bir hayat boyu kendi iç kavgasıyla hayatını devam ettirir. Ne var ki -Allah'ın inayetiyle- asla ye'se ve ümitsizliğe düşüp boğulmaz.


Nefis Mertebeleri ve Nefs-i Levvame