25 Şubat 2012 Cumartesi

Müjgan Gönül (Melek) ile Röportaj



    “Melek’in yaşadıklarını kaldıramazdım”
Farklı Boyut setinde gerçekleştirmiş olduğumuz röportaj serisinin devamıyla karşınızdayız...

Resim

Değerli oyuncumuz Müge Hanım’a teşekkür edip selamlarını yüklendikten sonra namazımızı kılıyor ve Müjgan Hanım’ın gelmesini bekliyoruz. Bu arada dışarıda kar o kadar yoğun yağıyor ki her yer buz olmuş, yürümekte zorlanıyoruz. Artık set ekibinin neler yaşadığını varın siz düşünün. Kamera ve fotoğraf makinelerimizi kontrol edip bir bardak sıcak çay içmek ve Taner Ağabey ile muhabbet etmek üzere bir iskemle çekip oturuyoruz. Sektöre nasıl adım attığından, sektörün zorluğundan bahsediyor Taner Ağabey. Gerçekten emek isteyen ve tabir-i caiz ise gece gündüz demeden çalışarak başarıya ulaşılan bu sektör zor, çok zor… Rabbim televizyon/medya dünyasının içerisinde olan, olmak isteyen herkese yardımcı olsun. Işıkçısından makyözüne, yönetmeninden oyuncusuna kadar bin bir emekle oluşturulan bu güzel işleri muvaffak kılsın.

Resim

Çaylarımız bittikten sonra diğer bir çekim mekânı olan eve geçmek için yola düştük. Alt tarafı bir sokak yürüyecektik. Fakat o kadar zor oldu ki buz tutan yollarda yürümek… Eve geldik, o ne! Aman Allah’ım, kapı duvar! Görevlinin bir işi çıkmış, beş dakika sonra gelecekmiş. Tabii eğer orada beş dakika bekleseydik Taner Ağabey kardan adam olurdu; biz de kardan kız olurduk. Durumun böyle olduğu görünce geri döndük o karlı yollardan geçerek. Geri döndüğümüzde Müjgan Hanım’ın geldiğini gördük ve hemen şehit ailesinin evi olarak kullanılan mekâna geçip röportaja başladık. Bu arada Samanyolu Fanları’ndan geldiğimizi öğrenen herkes set koşullarını düşünerek yorum yapılmasını istediler, bu da kulağımıza küpe olsun diyoruz.

Nihayetinde Müjgan Ablamız ile selamlaşıp, biraz görüştükten sonra evin mutfağında röportajımıza başladık. Hani misafirliğe gidildiğinde evin kızları mutfakta toplanıp sohbet ederler ya, işte öyle bir muhabbet, öyle bir röportaj oldu. Daha fazla uzatmadan çekiliyorum aradan, buyurun efendim…


Resim

Samanyolu Fanları: Öncelikle Samanyolu Fanları olarak çok teşekkür ediyoruz. Şöyle başlayalım; projeyi kabul etme aşamanız nasıldı?

Müjgan Gönül: Tek Türkiye’ den sonra birkaç proje sahibiyle görüşmüştüm. Menajerlik hizmeti veren birkaç yerle de görüşüyordum aynı zamanda. Kalmak gitmek konusunda biraz kararsızlıklarım vardı, bu süreç içerisinde yapımcım Mehmet Akyol’la bir araya geldik ve Farklı Boyut’un üzerinde konuşmaya başladık, kısa bir süre sonra projenin içindeydim.

Samanyolu Fanları: Müjgan Gönül, Melek karakterinin gördüğü rüyalar gibi rüyalar görseydi nasıl davranırdı?

Müjgan Gönül: Ben kaldıramazdım herhalde. Psikolojik olarak kötü olurdum. Dünyada böyle insanların varlığına şüphesiz inanıyorum ve onların çok özel kişiler olduğunu düşünüyorum. “Allah dağına göre kar verir” derler ya, kimseye kaldıramayacağı yük yüklenmiyor işte…

Samanyolu Fanları: Rüyalara, metafizik boyuta inanır mısınız?

Müjgan Gönül: Evet, inanırım. Epey de rüya görürüm ama yorumlama kabiliyetim hiç yok. Dizideki gibi olayların gerçekliğine diyecek bir şey yok. Çünkü bunlar yaşamda var olan olaylar. Ben de dizimiz sayesinde biraz meraklandım ve madde ötesiyle ilgili kitaplar okumaya, belgeseller izlemeye başladım. Gerçekten şaşırtıcı durumlar…

Resim

Samanyolu Fanları: Diziyi izleyip kendinizi değerlendirebiliyor musunuz? 

Müjgan Gönül: Set yoğun devam ettiği için cuma günleri izleyemiyorum. Pazartesi günü tekrarına bakıyorum, onu da yapamadıysam mutlaka Küre TV’den izliyorum. Eğer evdeysem kesinlikle izlerim, kaçırmam. Farklı Boyut’u izlerken dikkat vererek izlemek gerekiyor. Çay içerken, sohbet ederken, servis yaparken kalabalıkta pek anlaşılmadığını düşünüyorum. İzlerken odaklanmak gerekiyor, sanki bir ders dinler gibi… Bölüm sonrası hem kendimle ilgili hem diziyle ilgili değerlendirmelerimi kendimce yapıyorum.

Samanyolu Fanları: Beşinci bölüme kadar dizimizin yönetmenliğini Taner Tunç yapıyordu, daha sonra Nuh Şen devraldı…

Müjgan Gönül: Evet. Kendi adıma çok büyük şanstı. Taner Hoca’yla çalışmayı zaten istiyordum, daha önce Beypazarı’nda çekilen Doğruluk Ekseni projesini ziyarete gittiğimizde, setlerine hayran kalmıştım. Yönetmenimizin Taner Hoca olduğunu öğrendiğimde, çok memnun oldum. Beş bölüm boyunca çok keyifli, saygı, sevgi ve hoşgörü çerçevesinde çalıştık… Altıncı bölüm itibarıyla Nuh Hocamız’la projemize hizmet etmeye devam ediyoruz. Nuh Hocamız’la da Tek Türkiye’nin ilk sezonu beraber çalışmıştık. Kendisinin bilgisini, birikimini hep övgüyle anlatırdım. Samanyolu Televizyonu’ndaki ilk yönetmenlik tecrübesinde benim de görev alıyor olmam benim için ayrıca bir onur.

Samanyolu Fanları: Çok üşüyen biri olduğunuzu duymuştuk?

Müjgan Gönül: Yani nasıl desem soğuk olunca üşüyorum. Şu an soğuk mesela… (Gülüşmeler) Tek Türkiye’nin set ortamı genelde çok soğuk oluyordu, gerçekten bayağı üşüyorduk. Dağda, bayırda çekim yapıyoruz ve beklerken gidebilecek bir yer olmuyordu. Yaptığımız röportajlar genelde Tek Türkiye setine denk geldiği için, beni çok üşüyen biri olarak duymanız normal.

Resim

Müjgan Gönül: Şimdi ben sorayım size, Farklı Boyut nasıl, beğeniyor musunuz? Gençler Samanyolu'ndan nasıl projeler bekliyor? Neye ihtiyaç var sizce?

Samanyolu Fanları: Öncelikle şunu söyleyelim, Farklı Boyut gerçekten çok farklı. Yani klasik Samanyolu Televizyonu dizilerinden değil. O yüzden çok beğeniyoruz. İçinde hem gizem var hem maneviyat var. Gerçekten şu an televizyon sektöründe böyle bir proje yok. Hele hele metafizik boyuta yönelen hiçbir iş, hiçbir proje yok. Samimiyetimle söylüyorum hiçbir arkadaşım Samanyolu Televizyonu dizilerini izlemiyor. Çünkü genç kesimi cezbeden projeler yok.

Müjgan Gönül: Evet evet, gençlerimizin hem değerlerine sahip çıkan hem de günümüz şartlarını yansıtan yapımlara ihtiyacı var değil mi? 

Samanyolu Fanları: Bana göre muhafazakâr kesime taze kan lazım. Yeni ve ilgi çekici projeler lazım, biz fan sitesi olarak kanalımızdan komedi dizisi istiyoruz, okul dizisi istiyoruz. Ama sürekli aynı işler çıkıyor. Tabii ki bizler de fayda güdülerek yapılan işler olsun istiyoruz ama bunu kaliteli ve birbirinin tekrarı olmayan işlerde görmek istiyoruz. Ben de bir iletişim gönüllüsü olarak bunu çok istiyorum, onun için çalışmalarıma son hız devam ediyorum. (Gülüşmeler) 

Müjgan Gönül: İnşallah. Medya günümüzün en büyük silahı ve biz bu silahı toplumsal barış için, kişisel huzur için en iyi şekilde kullanmaya çalışmalıyız. Doğrularımızdan ödün vermeden ama her kesime her kitleye de hitap ederek bence. Yeni projeler, yeni fikirler üretmek lazım. Gelecek nesillerin sorumluluğu büyük, çok donanımlı bir şekilde bu sektörde yer almalarını ve dünya standartlarında işler çıkartmalarını tüm kalbimle istiyorum.

Resim

Samanyolu Fanları: Peki başka kanallarda rol almayı düşünüyor musunuz? Veya Samanyolu Televizyonu bünyesinde kalmak mı istersiniz?

Müjgan Gönül: Şu an hâlimden çok memnunum, çok huzurluyum. Bana bir görev verildi ve onu en iyi şekilde yapabilmek için çabalıyorum. Gelecek hakkında çok fikir yürütmek istemiyorum… Her şeyin hayırlısı olsun inşallah.

Samanyolu Fanları: İnşallah, belki bir gün beraber çalışmak kısmet olur. Biz tekrar teşekkür ediyoruz, sitemize de boş vakitlerinizde bekliyoruz inşallah.

Müjgan Gönül: Ben teşekkür ederim. Çok sıkı takip ediyorum çalışmaları, yazılanları. Hemen hemen her gün girip bakıyorum yorumlara. Fakat üye olamam çünkü hakkını veremem, gelirsem yoğunluktan cevap veremem, sonra yanlış anlaşılır, “ben yazdım” da, “bana cevap vermedi” de gibi sitemler çıkar ortaya. Gelen hiçbir röportajı geri çevirmiyorum, böylelikle takipçilerimizle bir araya geldiğimizi düşünüyorum. Tüm üyelere selam ve sevgilerimi iletiyorum aracılığınızla…

Samanyolu Fanları: Peki efendim, selamlarınızı ileteceğiz inşallah. Sağ olun…

Resim

Şunu da eklemeden edemeyeceğim; bu sadece röportajın görünen yüzü. Eğer sizler de böyle bir güne şahit olmak istiyorsanız kapıyı açık bırakıyoruz. Asılın yorumlara, asılın… Belki bir ferman çıkar değerli padişahımız Ahmet Faruk’tan ve sete bir misafir daha götürürüz, kim bilir…

Melek karakterinin sahnesi gelir, Müjgan ablamız çekime çağırılır. On altıncı bölümün yetiştirilmesi gerekiyor, değil mi? Kendisiyle tatlı tatlı ilerleyen sohbetimizi burada bitirip, hep beraber çekim alanına gidiyoruz. Haydi, sizi de bekliyoruz…

Çekim alanına adım atar atmaz görüntü yönetmenimizle selamlaştık; değerli İlyas Yavuz Ağabeyimizle yani. Kendisini Sırlar Dünyası’nın jübile bölümünden, Kollama’dan ve Güz Gülleri’nden tanıyorduk, hâlimizi hatırımızı sordu sağ olsun. Ve hemen sorular yöneltildi bize. “Neden yorumlar bu kadar az?”, “Neden acımasız yorumlar yapıyorsunuz?” Tabii kendimizi savunduk ama biz de memnun değildik yorumların az olmasından. Bunlar set ekibinden birer mesajdır değerli üyeler, dikkate alalım, unutmayalım…

Resim

Yönetmenimiz değerli Nuh Şen ve ekipte görev alan diğer ağabeylerimiz sitemizi takip ettiklerini, yorumları okuduklarını söylediler. Nekibu’nun eleştirel yorumlarının sebebini sordular, kendisi cevap verdi. Ve yine aynı noktaya ulaştık. “O nedir?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tahminleri de işitiyorum sanırım. Biri yoğun set koşulları mı dedi yoksa ben mi öyle anladım… Evet, evet kesinlikle ulaştığımız nokta ağır ve yoğun set koşulları oldu.
Çekimler bitti ve set taşınmaya başladı. Biz de dizimizin son anda gelen yapımcısı Mehmet Akyol Ağabey ile görüştük. Onunla da ayaküstü bir röportaj yaptık. Yaptığımız bu görüşmenin detaylarını da sitemizde kısa bir süre sonra sizlerle paylaşacağız, Samanyolu Fanları’nı takip edin.

Evet, bir set ziyaretinin, güzel ve dopdolu geçen bir günün daha sonuna geldik. Tüm set ekibine bir kez daha teşekkür edip, kolaylıklar diledikten sonra ulaştırmadan sorumlu ağabey bizi gideceğimiz yere bıraktı, sağ olsunlar. Bundan sonrası artık biz Samanyolu Fanları’na kalıyor; dizimizi sıkı sıkıya takip etmek… İyi seyirler, keyifli yorumlar diliyoruz efendim.


Resim


Farklı dizimiz Farklı Boyut'un senaristi Erhan Turhan ile gerçekleştirdiğimiz röportaj da yakında yinehttp://www.samanyolufanlari.com adresinde olacak...

    www.samanyolufanlari.com
    -STV tutkunlarının buluştuğu adres-
    -Gerçeğe en yakın sanal âlem-

Ve İnsan Aldandı 27. Bölüm

Yusuf'un hayalleriyle imtihanı

Resim

Yusuf, Anadolu'nun küçük bir kasabasında annesi, babası ve abisi Bünyamin ile yaşayan bir gençtir. Abisiyle birlikte bir film projesi hayalleri vardır. Yusuf, girdiği üniversite sınavında İstanbul'da bir tıp fakültesini kazanınca hayallerine bir adım daha yaklaşır.

Bir arkadaşı için gittiği film ajansından hayallerinin teklifini alınca hayatına yeni bir yol çizer. Yusuf'u ve abisi Bünyamin'i hayalleriyle adım attıkları magazin dünyasında nasıl bir hayat beklemektedir?


Ve İnsan Aldandı 27. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Ve İnsan Aldandı 27. Bölüm

Ve İnsan Aldandı, yeni bölümüyle 27 Şubat Pazartesi günü saat 19:30'da Samanyolu'nda

Farklı Desenler 65. Bölüm

Pınar'ın foyası ortaya mı çıkıyor?

Resim

Farklı Desenler merakla beklenen yeni bölümüyle Samanyolu TV'de.

Pınar, Asuman'la eve yerleşir. Feride'nin ise gerçekleri öğrendiğinde tepkisi büyük olur. Asuman, Kemal'in yönlendirmesiyle Feride'ye işe devam etmesini söyler. Feride ise Ayhan'ın evine yerleşir.

Şeref'in boşanma planları da Hayrettin sayesinde bozulur. Bu sırada Hayrettin, Yaşar'ın kalbinin kendisine takıldığından habersiz bir şekilde oğlunun öldüğünü öğrenir.

Diğer yanda Asuman ise düzenlediği şirket kokteylinde kızını ve yeni patronlarını tanıtır. Kokteyl sırasında şirketi basan Şeref, Pınar'ı hırpalayarak çocuğunu kaçırır.

Şeref, Feride'nin gizlediklerini öğrenir ve çocuklarını alıp kesin bir kararla boşanmak ister.




Farklı Desenler 65. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Farklı Desenler 65. Bölüm

Farklı Desenler, heyecan dolu yeni bölümüyle 26 Şubat Pazar günü saat 19:30'da Samanyolu'nda...

Dikkatle Bas Batmaktan Kork

Kulluk yolunda yürüyenlerin ayaklarının kayabileceği bazı tehlikeli noktalar vardır ve biz bu kaygan zeminlere "mezelle-i akdâm" deriz.

Resim

İnsanın sürçmesine ve düşmesine sebep olabilecek, onu muvakkaten de olsa yolundan edebilecek bu kaygan zeminleri bir çerçeve içinde ifade etmek oldukça zordur. Çünkü tarih boyunca, çok güçlü ve çalımlı bir edayla yola çıkan ama daha birkaç adım ilerlemeden üzerine bastığı bir nohut tanesinden dolayı tepetaklak giden ve hiç beklemediği bir virajdan uçuruma yuvarlanan binlerce insan olmuştur. Bazen küçük bir çakıl taşıyla tökezleyip yere kapaklanan insanoğlunun, kayacağı zaman ve zemini tahmin etmesi de her zaman mümkün olmayabilir. 

Bediüzzaman Hazretleri, bir yerde "Hem senin mahiyetine öyle mânevî cihazât ve lâtifeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz." diyor; başın bir batman taşı kaldırmasına mukabil gözün bir saçı dahi kaldıramadığı gibi, bazı latîfelerin de saç kadar bir ağırlığa, küçük bir gaflet ve dalâlete dayanamayacağını anlatıyor. Mesela, fıtratımıza öyle acayip bir ihtiyaç ve muhabbet istidadı konmuş ki, dünya ve içindekiler onu doyuramıyor; o ihtiyaç ve o muhabbet, bâkî Cennet'ten ve saadet-i ebediyeden başka hiçbir şeye razı olmuyor; Allah'tan başka hiçbir şeyle huzuru bulamıyor. 

Üstad, başka bir yerde "Madem öyledir, hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük latîfelerini onda batırma." diyor. Demek ki, haram bir lokma, yalan bir kelime, yasak bir bakış veya gayr-i meşrû bir dokunuş birer kayma noktası oluyor ve bazı latîfelerin sönmesine, hatta ölmesine sebebiyet verebiliyor. İnsan, başlangıçta hiç de önemsemediği bu küçük inhiraflar yüzünden zamanla yoldan çıkıyor, kendi kimliğinden uzaklaşıyor, değer ölçülerine karşı yabancılaşıyor ve her an düşebileceği bir kaygan zemine girmiş oluyor; bazen sürçüyor, bazen düşüyor, bazen de yüzüstü kapaklanıyor ve bir daha da belini doğrultamıyor. Hep iki büklüm ve kambur olarak yürümeye mahkûm oluyor. 

Şeytanın Hücum Okları 

Bediüzzaman Hazretleri'nin, "Hücumât-ı Sitte" diyerek ele aldığı en tehlikeli şeytânî tuzaklar da birer mezelle-i akdâmdır. Hubb-u câh, korku, tamâ, ırkçılık, enaniyet ve tenperverlik gibi kapanlara yakalanarak latîfelerini öldüren insanların sayısı da hiç az değildir. Makam arzusu, tanınma tutkusu ve şöhret düşkünlüğü demek olan hubb-u câh az çok hemen her insanda vardır ve başta ehl-i dünya olmak üzere pek çokları için öldürücü bir kayma noktasıdır. Kimseden korkmamanın yegâne çaresinin, korkulması gereken gerçek kaynaktan korkmak olduğunu bilmeyenler için de havf bir ölüm çukurudur. Bir şeyi hırsla istemek, açgözlülük ve doymazlık manalarına gelen tamâ ise bazı şer odaklarının mü'minleri bile kendi menfur emellerine alet etmek için kullandıkları, gazâb-ı İlahî'yi celb eden ve hayat-ı ebediyeyi bitiren bir tuzaktır. Devlet-i Âliye'nin de sonunu hazırlayan sebeplerden biri olan ırkçılık, insanın en zayıf ve fenalığa en açık damarını teşkil eden enaniyet (benlik) ve hak erlerini bile dört duvar arasına hapseden tenperverlik (rahata düşkünlük) gibi hastalıklar da ayakları kaydıran tehlike noktalarıdır. 

Şeytandan gelen bu hücum okları, isabet ettiği insanları ciddi şekilde yaralayan, yatağa düşüren ve hatta öldüren birer virüs gibidir. Mesela, tamâ hissi, tûl-i emelden, uzun yaşama arzusundan ve bitmeyen isteklerden kaynaklanır; ona yakalanan bir kimse, hiç ölmeyecekmiş gibi hayata bağlanır; gözü asla doymaz, onu da ister, öbürünü de. Bu isteklerini elde etmek için o kapı bu kapı deyip sürünüp dururken hiç farkına varmadan çürür gider. Mesela, tenperverlik ve rahata düşkünlük insanı haneperest yapar. Aslında aile ve yuva, dünyevî bir kısım ihtiyaçları gidermeye matuf ve ahiret hayatına hazırlık hususunda yardımcı bir unsur olmasına rağmen, onu evvelen ve bizzat maksud bir iş şeklinde algılayıp bir haneperestlik duygusu içine girme de çok hatarlı bir kayma noktasıdır. "Ya yuvamdan olursam; amaaan ya ailemi kaybedersem; Allah korusun, ya çocuklarımdan cüdâ düşersem" gibi mülahazalar insanın mukavemet sistemini kıran, onu bütün tehlikelere açık hâle getiren düşüncelerdir. 

Hususiyle de günümüz insanları için en kaygan zeminlerden birisi enaniyettir. Hayatı kendi benliğine göre yorumlama, her şeyi şahsî takdir ve tercihlerine bağlama.. umuma açık olan ve vicdan genişliğinden kaynaklandığı için fevkalade bir enginliği bulunan şeyleri kendi dar vicdanına, daha doğrusu daralttığı vicdanına göre değerlendirerek pek çok genişi daraltma.. dolayısıyla dünya kadar himmet ona açık duruyorken kapıları sürgüleme ve istifadeye kapalı olma.. işte, bütün bunlar, iyi bir mü'min olma yollarında buzlanma hasıl eden ve zincirleme kazalara sebebiyet veren faktörlerdir ve hepsi de bir yönüyle sefahet sebebidir. Biz sefaheti, daha ziyade yeme-içme, zevke-sefaya düşkün olma, sadece cismanî arzular arkasında koşma ve bohemce yaşama gibi şeylere bağlasak ve buna rahat düşkünlüğü desek de, o şekilde bir bencilliğe girme, enaniyet davası gütme de bir ruh sefaletidir. Bu hastalığa yakalanan bir insanın gönlündeki mücadele azim ve kararlılığının tahtına enaniyeti tatmin duygusu gelip oturur. İ'la-yı kelimetullah sevdasının, dini dünyaya duyurma tutkusunun yerini, tanınma ve bilinme isteği alır. Karşılık beklemeden dine ve millete hizmet etme mülahazası dünyevî beklenti hücumlarına ve şahsî çıkar düşüncesine mağlup olur. Böyle bir bitiş sürecine giren insanın da artık hiç kimseye faydası olmaz.

1- Geçmişte, çok güçlü ve çalımlı bir edayla yola çıkan ama daha birkaç adım ilerlemeden basit sebeplerden dolayı tepetaklak giden binlerce insan olmuştur. 

2- İnsan, dünya ve içindekilerle doyuma ulaşamıyor. Cennetten ve saadet-i ebediyeden başka hiçbir şeye razı olmuyor; Allah'tan başka hiçbir şeyle huzuru bulamıyor. 

3- Bediüzzaman Hazretleri'ne göre; latifeleri öldüren, ayakların kaydığı en tehlikeli şeytanî tuzaklar şunlardır; hubb-u câh, korku, tamâ, ırkçılık, enaniyet ve tenperverlik.


Dikkatle Bas Batmaktan Kork

En İyi Haber Televizyonu Belli Oldu

Esenler Belediyesi'nce düzenlenen "Esenler Türkiye'nin En'lerini Seçiyor 2011" oylaması sonuçlandı. Esenler halkı, verdiği oylarla “Türkiye'nin En”lerini seçti.

Resim 

Sanattan, spora, iletişim ve medyadan STK'lara kadar çok sayıda kategoride düzenlenen oylamada 2011 Yılının En İyileri seçilenler, ödüllerini Esenler Kültür Merkezi'nde düzenlenecek törenle Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu'nun elinden aldı.

"Türkiye'nin En'leri 2011" anketinde 50 ayrı noktaya konulun sandıklar ve web sitesi üzerinden yapılan oylamada Samanyolu Haber TV "En İyi Haber Televizyonu" seçildi.

Çeşitli kategorilerde en iyilerin ödüllendirildiği gecede Samanyolu Haber'in ödülünü Samanyolu Haber Televizyonu Haber Koordinatörü Teoman Özer aldı. Gecede Samanyolu Yayın Grubuna bir ödül daha verildi. En iyi düşünce analiz programı Mehtap tv'de yayınlanan Düşünce Günlüğü programı oldu. 

Milyonların gönlüne taht kuran Türkçe Olimpiyatları Türkiye'nin en başarılı uluslararası kültür ve sanat ödülüne görüldü. Yapılan oylamalar sonucunda en iyi gazete de Zaman Gazetesi seçildi. Ödülü Zaman gazetesi Genel yayın yönetmen yardımcısı Mehmet Kamış aldı. 2011 Yılı Türkiye'nin enleri, Esenler Belediyesi organizatörlüğünde, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da muhtarlıklar başta olmak üzere ilçenin çeşitli yerlerine konulan sandıklarda oy kullanarak veya Esenler Belediyesi'nin resmi internet sitesindeki ankete katılarak Esenler halkının oyları ile seçildi.




En İyi Haber Televizyonu Belli Oldu

23 Şubat 2012 Perşembe

Farklı Boyut 19. Bölüm

Melek Şehit Komutan Cevdet’in emanetine sahip çıkabilecek mi?
Resim

Kurtuluş Savaşıyıllarında cephede Cevdet Komutan iki siper arasında yaralı düşen bir Anzak askerini ölümden kurtarır. Fakat Cevdet Komutan aynı cephede şehit düşer.

Yıl 2012 olur ve Mary ismindeki Avustralya'lı bir kadın, dedesine yardım eden Komutan'ı araştırmak için Türkiye'ye gelir. Sürpriz bir şekilde yolu Şehit Komutan Cevdet'in evine düşer. Ancak Mary'ye yaklaşan büyük bir tehlike vardır.

Melek'in rüyalarına giren Şehit Cevdet emanetine sahip çıkmasını ister. Farklı Boyut, 24 Şubat Cuma günü saat 19.30’da Samanyolu’nda.



Farklı Boyut 19. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.

Farklı Boyut 19. Bölüm


Farklı Boyut, 19. Bölümü "Emanet" ile 24 Şubat 2012 Cuma 19:30'da Samanyolu TV & Küre TV'de...

Çorum'dan Kütahya'ya Anadolu Turu

Resim

Davetsiz Misafir, Anadolu'da gezilmedik yer bırakmıyor!

Resim

Davetsiz Misafir, Anadolu'nun eşsiz yörelerinden farklı konuları ekrana taşımaya devam ediyor.

Turgay Başyayla'nın sunumuyla ekrana gelen "Davetsiz Misafir", bu hafta Çorum'a misafir oluyor. Çorum'un ilçesi İskilip'e giden Başyayla, yılların tecrübeli ustası Şahin Usta'nın ellerinden kadayıf yapımını ekrana getiriyor. Tarihi çok eskilere dayanan Kütahya'yla keşfe devam eden Başyayla, Kütahya Tavşanlı'da tarif edilemeyecek bir lezzet olan güveç yapımını ekrana taşıyor. Yolu Sapanca'dan geçen Davetsiz Misafir'in alabalık ziyafetine konuk olmasının ardından, Kastamonu'da zurna çalgısıyla müzik ziyafeti veren Kastamonulu yöre sakinine eşlik ediyor. 



Davetsiz Misafir, "Anadolu Turu"nun 3. Bölümü ile 22 Şubat Çarşamba 23:00'da Samanyolu TV & Küre TV'de... 
Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim