8 Ağustos 2009 Cumartesi

DİLA HEMŞİRE KARANTİNA GÜNLERİNİ ANLATTI

Samanyolu Televizyonu'nun sevilen dizisi Tek Türkiye'nin Dila hemşiresi Müjgan Gönül yakalandığı domuz gribi nedeniyle geçtiğimiz haftayı hastanede geçirdi. Gönül hastalığın nasıl bulaştığını ve karantina günlerini anlattı.

Oyuncu Müjgan Gönül dizideki rol arkadaşlarıyla birlikte Fransa ve Almanya’ya gitmişti. Ekip olarak imza günlerine, söyleşilere katıldılar. Dünyayı sarsan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘Artık yayılması durdurulamaz’ dediği domuz gribine ekipten sadece o yakalandı. Türkiye’ye döndükten sonra 39,5 derece ateşle hastaneye kaldırıldı. Kanında domuz gribi virüsü A/H1N1’e rastlanınca Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği’ne yatırıldı. Dünyanın kapıları da üzerine kapanmıştı böylelikle. Bir hafta ilaç tedavisi gördükten sonra sapasağlam ‘dışarı’ çıkabildi. Gönül, karantina günlerini Star Pazar’a anlattı.

Hastalığa yakalanmadan önce domuz gribi haberlerini takip ediyor muydunuz?

Duymamak mümkün değil elbette. Çok yoğun bir iş hayatım vardı. Dizi çekimleri, geç saatlere kadar çalışmak, düzensiz beslenme derken kendime çok iyi bakamıyordum. Bünyem zayıf düştü. Bağışıklık sistemim de bu yüzden zayıfladı sanırım. Dizi çekimleri bittikten sonra sekiz kişilik ekiple birlikte Fransa’ya gittik. Yurtdışında diziyi takip edenlerle bir araya geldik, çeşitli etkinlikler, geziler yaptık.

TERMAL KAMERADAN GEÇTİM

Sizin virüsü nasıl kaptığınız hakkında bir fikriniz yok tabii.

Sanırım Fransa’da kaptım. Virüs vücuda girdikten sonra en az bir iki gün kuluçkada kalıyormuş. Ondan sonra ortaya çıkarmış. Ben Türkiye’ye döndüm. Bir gün kaldım. Ertesi gün Almanya’ya uçtum. Uçakta da klimadan çok soğuk bir hava geliyordu. Almanya’ya donarak gittim. Soğuk algınlığı geçirdiğimi düşündüm. Ayakta zor duruyorum... Bir yandan da ateşim yükseliyordu. Akşam bizimkiler bir Türk doktoruna götürdüler beni. Doktor test yaptırmak istedi ama uçağımız var diye testi yaptırmadım. Sonra Türkiye’ye döndük.

Türkiye’ye nasıl girebildiniz ki? Termal kameraya yakalanmadınız mı?

Almanya’daki doktor giderken bana ateş düşürücü iğne yapmıştı. Ateşim düştüğü için termal kameraya yakalanmadım. Türkiye’ye geldikten sonra ateşim tekrar yükseldi. 39,5 derece ile hastaneye kaldırıldım. Test sonucu bana domuz gribi pozitif dediler.

O anda ne hissettiniz?

Ağzımdan ‘tamam’ kelimesi çıktı sadece. Şok geçiriyordum. Hemşire uçuşla, orada ne yapıp ettiğimle ilgili sorular sorup durdu. Ben donmuş gibi sorularını yanıtladım. Hemşire odadan çıktıktan sonra hüngür hüngür ağlamaya başladım. İnsan kendine konduramıyor galiba. Babamı aradım hemen. ‘Ben domuz gribi oldum baba. N’olacak şimdi?’ diye ağlamaya başladım.

BASIN DUYANA KADAR RAHATTIM

Bütün bunlar olurken ‘Neden Allah’ım, neden ben?’ durumları oldu mu?

Olmaz mı. Fransa’da sekiz kişiydik. Ortamlarda bebek bile vardı. Aynı insanlarla bir araya gelmiştik. Aynı yemekleri yemiştik ama sadece ben domuz gribi oldum. Hem korkutucu hem komik geliyor insana. Bir arkadaşım arayıp dalga geçti zaten: ‘Bravo Müjgancım, beş milyonda bir rastlanan hastalığı ülkemize getirdiğin için seni tebrik ediyoruz’ dedi.

Ya ölüm korkusu?

Elbette ölümcül bir virüs vardı içimde. Panik olmadım desem yalan olur. Ama ölüm korkusundan ziyade şu vardı: Başka bir şey olacak ve ben hastanede daha fazla kalmak zorunda kalacağım! Ateşler içindeyim... Ya hemşire yanımda yokken ateşim yükselirse, kimse gelmezse, komaya girip beni duymazlarsa diye düşündüm. Her seferinde ‘Aman Müjgan saçmalama’ deyip normale döndüm.

Nasıl tedavi oldunuz?

Hastanede altı gün kaldım. 10 dozluk bir ilaç tedavisi var. Sabah bir tane akşam bir tane alıyorsunuz. Ve geçiyor.

Klinikte karantina altında kalmak nasıl bir his yaratıyor insanda?

Bu o kadar ürkütücü, sinir bozucu ki... Dizide rol gereği maske takıyordum hiçbir şey hissetmiyordum. Hastalanınca aynı maske çok korkutucu geliyor. Koridora çıkamıyordum, cama çıkamıyordum. Aslında basın duyana kadar biz çok rahattık. En yakın arkadaşlarımdan Nilüfer cama kadar geliyordu ve ben onunla telefonda sohbet ediyordum. Bu işin aile içinde kalmasını istiyorduk. Çünkü sevdiğim insanların etkilenmesini istemiyordum. Basın duyduktan sonra cama da çıkamaz oldum. O zaman karantinayı tam olarak içimde hissettim.

Oradayken en çok sarılmayı özledim

Tek mi kalıyordunuz odada?

Evet. Ama şöyle bir şey oldu, o kliniğe girince Türkiye’de domuz gribine yakalananın sadece ben olmadığını gördüm. Hastanede boş oda yoktu. Bütün odalarda domuz gribi hastaları vardı. Türkler, festival için yurtdışından buraya gelen yabancılar, hostesler vardı. Hatta ben oda bile bekledim. Bir hostes tedavi görüp evine gittikten sonra odaya geçebildim. Benden önce de bir sürü domuz gribine yakalanan hasta gelmiş, tedavi olmuş.

Sizi ziyarete gelen oluyordu değil mi?

Arkadaşlarımla camdan cama görüşüyorduk. Çok kötüydü. Çok zordu. Cama dokunarak insanlara dokunduğumu hayal ediyordum. Özgürlüğünüz elinizden alınıyor o karantinada. Domuz gribi olduktan sonra dokunmanın değerini anladım. Arkadaşlarıma camın arkasından bakarken gözlerim doluyordu. İçeri kaçıyordum, gözlerimi silip tekrar karşılarına çıkıyordum. İnsanlara sarılmayı o kadar çok istedim ki içeride...

Zaman nasıl geçiyordu?

Arkadaşlarım filmler getiriyordu, onları seyrettim. Kitap, gazete okudum. Telefonlarım hiç susmadı. Diğer domuz gribi hastalarının odalarını görebiliyordum ama bağlantılı değildik elbette. Portorikolu dansçılar vardı. Onları seyrediyordum. Grup oldukları için çok eğleniyorlardı.

Ateşinizin düştüğünü, normale döndüğünüzü söylediklerinde neler hissettiniz?

Tamam, atlattım, yaşayacağım, bitti dedim...

Bundan sonra setlere geri döneceksiniz. Peki çalışma arkadaşlarınızda bir endişe olabilir mi sizce?

Belki endişelendiler ama hepsi beni bağırlarına bastı. Doktorlar beni bıraktıysa bir sakıncası da yok diye düşünürler herhalde. Hatta bunun esprisini bile yaptık. Normalde sete bir sürü hayranımız gelir ve birlikte fotoğraf çektiririz. Hoş bizim çocuklar ‘Müjgan hadi yine iyisin artık bir yıl anı fotoğrafı çektirmezsin’ diye takılıyorlar ama beni dışlayacaklarını sanmam.

Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder