27 Aralık 2011 Salı

Keşke 10 Yıl Önce Yayına Başlayabilseydik

Ekim 2010'da yayın hayatına merhaba diyen Türkiye'nin Kürtçe yayın yapan ilk ulusal özel kanalı Dünya TV, kısa sürede bölge halkının güvenini kazandı.

Resim

Gaziantep merkezli kanal stüdyoları, programları ve yayın akışıyla Avrupa'dan Amerika'ya, Kuzey Irak'tan Ortadoğu'ya geniş bir alanda izleyiciye ulaşıyor. "Keşke imkân olsaydı da biz bu yayınlara 10 yıl önce başlasaydık." diyen Ketenci ile 'bir buçuk kat'tan dünyaya açılan Dünya TV'yi konuştuk.

Kürtçe yayıncılık Türkiye'de daha çok yeni. Bu, büyük bir cesaret değil mi?

TRT Şeş başlamasaydı, özel sektör bu işe cesaret edemezdi. Yayıncılık konusunda bizim en büyük zorluğumuz burada başlıyor. Her şeyi yeniden yapmanız gerekiyor. Gerçi yaptığınız her şey orijinal oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mız ziyaretimize geldiğinde bu yayınları normalleşmenin göstergesi olarak yorumlamıştı. Belki Samanyolu Yayın Grubu bunu 10 yıl önce düşünüyordu ama o zaman şartlar olgunlaşmamıştı.

Kürtçe yayın yapan kanal sayısında artış olur mu?

Normalleşmenin artması için sahaya yeni oyuncuların girmesi gerekiyor. Şu an TRT Şeş ile Dünya TV var, bu işi ciddi şekilde yapan. Her şey kâr ve reyting değil. Bugüne kadar mağdur ettiğimiz insanlara bir borç var. Özel sektör daha fazla okul açarak, işadamları istihdam sağlayacak, bizim de yayıncılık anlamında buraya hizmet etmemiz lazım.

Sizin için zor olmadı mı ilk olmak?

Yıllardır devam eden yasaklamaların getirdiği bir tutukluk var. Kürtçe okuma yazma bölgede çok az. Kanala eleman almak için 450-500'e yakın insanla mülakat yaptık, 10 kişi ancak çıktı istediğimiz seviyede Kürtçe okuma yazma bilen. Bu eksikliği gidermek için "Kurdî Hîn Dibim" (Kürtçe Öğreniyorum) diye gramer programı başlattık. Bu, çok ciddi rağbet görüyor. Küre TV'den de eski bölümleri takip edilebiliyor. Bunun yanında Tarçın ve Arkadaşları ile Caillou'nun Kürtçe dublajını yaptık. Yakında Yeşil Oba'yı da yayınlayacağız. Hatta Kaynak Yayın Gurubu'yla anlaştık, masalları Çirok adıyla Kürtçeye çeviriyoruz.

Yayınlarınızın yurtdışında gördüğü ilgi nasıl?

Sadece bölge insanıyla değil, yurtdışında yaşayan, bir şekilde ülkesini terk etmek durumunda kalan pek çok Kürt aydınla görüşüyoruz. Avrupa'da, ABD'de, Kuzey Irak'ta... Bu insanlar haklı ya da haksız bu toprakları terk etmişler. Bir insanın gurbete çıkması acı bir şey. Bunlar AB'de etkin konumda. Biz bunlara ulaştık. Pek çok problemin demokratik yollarla çözülebileceği kanaatine varmış insanlar. Bu insanlarla ekranlarımızı açıyoruz.

Görüştüğünüz aydınlar yayınları nasıl buluyor?

Şivan Perver, Ahmet Aras gibi entelektüellerle 15'e yakın program yaptık. Bizim yaptığımız çalışmaları görünce memnun kalıyorlar. Bazıları 'Siz bizim hayallerimizi gerçekleştirdiniz' diyor. Bugüne kadar çok mağdur olmuşlar. Bizim ekranı görünce gözleri yaşarıyor.

Bölge halkının ilgisini nasıl buluyorsunuz?

İlk başta Sırlar Dünyası'nı yapmaya başladık. 10 kere izlemiştirler belki, ama 11.sini Kürtçe izleyince gözyaşını tutamayan vatandaşlarımız var. Hem TRT Şeş'i hem bizi izliyorlar. Bizi arayıp 'Kürtçe kursu programına katılmak istiyoruz' diyorlar. Müzik konusunda yine öyle. Çok fazla yerel sanatçı müracaat ediyor. Biz de imkânlarımız ölçüsünde onları yayına alıyoruz.

Bazı programlarınız üç dilde izlenebiliyor...

Türkiye'de üç dilde yayın yapan kanal vardı ama biz biraz daha öne çıktık. Özellikle Samanyolu Yayın Grubu'nun yapımları var. ABD'de yayın yapan ve Ebru TV'de yayınlanan bazı programları aldık. Mesela Ayna'ya Kürtçe dublaj yaptık. Aynı programı izleyicilerimiz Türkçe ve İngilizce de izleyebiliyor. Programın altında kaç dil olduğu yazıyor. Bu arada yeni birkaç projemiz var ama yaza doğru netleşir sanırım. Spor, gezi, eğlence, bir kanalda olması gereken her şey bizde var. Hatta Hollanda liginden özetler var. Şimdi yeni başlayacak Divan diye bir programımız var. Kürt kültürünün yanık seslerine ekranımızı açacağız. Pek çok eski Kürtçe klipleri ve şarkıları taş plaktan dijitale aktardık. 1.000'e yakın parça var. Bunları arşivlerden bulmak zor.

İnsanlar yeterince gergin, tartışma programına gerek yok

"Bizim de gönlümüzde sinema filmi yayınlamak var. Biz insanların gönüllerine onların diliyle sesleniyoruz. Programlarımız sevgi-muhabbet eksenli. Eğitim, kültür üzerine. Tartışma programımız yok. İnsanlar yeterince tartışıyor ve Türkiye yeterince gergin zaten. Tartışmaktan ziyade, bu güzel kültürün güzel yönlerini öne çıkartmak amacımız..."

'Annem kürtçe bilmiyor ama şarkıları ağlayarak izliyor'

"Annem Kürtçe bilmiyor ama 'Sizin televizyondaki şarkıları dinledikçe ağlıyorum' diyor. Müzik evrensel bir şey. Gönül Yarası filminde Meltem Cumbul, Kürtçe bir şarkıyı dinlerken ağlamış Şener Şen 'Sen Kürtçe bilmiyorsun neden ağlıyorsun?' demişti. O da 'Bu parçaya ağlamak için Kürtçe bilmeye ne gerek var?' demişti."

ZAMAN


Keşke 10 Yıl Önce Yayına Başlayabilseydik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder