30 Eylül 2011 Cuma

Hollanda Ligi Samanyolu Haber'de

Total futbolun beşiği olan Hollanda Ligi maçları Samanyolu Haber TV'de.

Resim




Samanyolu Haber TV'de gol fırtınası esecek... Ajax, PSV, Twente, Feyenoord ve AZ Almaar ile Avrupa'nın en renkli ligi bundan sonra Samanyolu Haber TV'de ekranlara gelecek... 

İşte bu haftanın maçları: 

2 Ekim Pazar 
15.30 Groningen - Ajax
17:30 Nec Nijmegen - PSV Eindhoven

Bu dev mücadeleleri sakın kaçırmayın!

Hollanda Ligi her hafta sonu artık Samanyolu Haber ekranlarında olacak. İlk maçlar bu pazar başlıyor...


Hollanda Ligi Samanyolu Haber'de

Farklı Desenler 44. Bölüm

Feride ve Şeref zorla da olsa yine bir arada...

Yaşanan sıra dışı olaylar, Feride ve Şeref'i istemeseler de bir araya getirir. Fakat geçmişte yaşadıkları onca şeyden sonra artık bir arada olmaları imkansız hale gelen bu iki eş arasında kocaman bir duvar vardır. Diğer yandan Şeref'le birlikte yaşamaya devam eden Pınar'ın başı, tanımadığı bir adamla fena halde derde girecektir.


Farklı Desenler 44. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Farklı Desenler 44. Bölüm

Komandoyu Diri Diri Gömdüler

Samanyolu TV dizisindeki bir sahne, ekran başındakileri etkiledi. 

Resim

STV'de yayınlanan Şefkat Tepe dizisinde komandoyu canlı canlı toprağa gömdüler...

Artan terör saldırılarına denk gelen bir dönemde bu sahne hafta boyunca çok konuşuldu. Cumartesi akşamları ekrana gelen dizide terör örgütü PKK ile askerin mücadelesi anlatılıyor. Samanyolu televizyonunda yayınlanan "Şefkat Tepe" adlı dizide Serdar komutanın diri diri toprağa gömülmesi damgasını vurdu.

Askerleriyle birlikte esir düşen askerin başındaki Serdar üsteğmeni PKK'lılar toprağa gömüyor. Etrafı tahtalarla çevrili bir çukura gömülen komutan, terörist kılığına giren kendi askeri tarafından gizlice verilen bir hortumla hayatta kalıyor. Yaşananlar, şehit haberlerinin geldiği bu günlerde izleyenleri bir hayli duygulandırdı.

İşte o anlar:




Komandoyu Diri Diri Gömdüler

Gözünden Perde Kalkmadan O'na Yönel

Henüz fırsat varken kendi hür iradesi ile iman etmeyen bir inançsızın, ölüm gelip çattığı ve gözünden perdenin yavaş yavaş kaldırıldığı zaman, İlahî azaba uğrayacağından artık emin olduğu halet-i ye'ste, kendi ihtiyarı ile değil de, korku ve ümitsizlik sâikiyle iman ettiğini söylemesine "iman-ı ye's" denilir.

Daha önceden iman ettiği halde, günah ve isyandan yakasını kurtaramayan bir fâsıkın tam öleceği sırada günahlarından tevbe etmesine de "tevbe-i ye's" adı verilir. Konuyla ilgili ayet-i kerimelerden birinin meali şöyledir: "Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine gelip çattığında "Şimdi gerçekten tevbe ettim!" diyenlerin ve bir de kafir olarak ölenlerin yaptığı tevbe makbul değildir. İşte öyleleri, kendileri için çok acı veren bir azap hazırladığımız kimselerdir." (Nisa, 4/18)

Evet, büyük bir korku ve telaşın yaşandığı hâlet-i ye'ste, o esnadaki çaresizlik sebebiyle küfürden dönerek iman etmek makbul sayılmamıştır. Ne var ki, bu halin başlangıç anının çok iyi tespit edilmesi gerekmektedir. Genel kabule göre; bu vakit, hâlet-i nezi'de (can boğaza gelince) artık tamamen dünyadan ümidin kesilmesi ve sayılı nefeslerin tükenmekte olduğunun hissedilmesi zamanıdır. Vefat etmekte olan insan anlar onu; hisseder elinin ayağının çekilmekte olduğunu. Bazıları için öbür alemin perdeleri indirilir, ahiret kapıları açılır; insan bütün dehşetiyle ölüm ötesini görür. İstisnalar olsa da, çehrede ekşimeler baş gösterir. Bir anda gözünün önünde beliren ötelere ait tablolar karşısında insanın yüz hatları gerilir; el, ayak, yüz ve göz hareketleri yolculuk telaşını dışa aksettirir. Gayri insan yaşama ümidini tamamen yitirir. 

İşte, bir kimse, ölüm emareleri bu derece belirmeden ve can boğazına gelmeden önce, hâlâ bir hayır kesbine imkân bulabileceği bir zaman diliminde aklı başında olarak iman ederse, henüz ye's hali tahakkuk etmemiş sayılır ve o andaki imanı makbul olur. Can çekişme hali başlamadan önce bir ân-ı seyyale bile olsa, kendi hür iradesiyle inanabildiği takdirde onun imanı geçerlidir. Nitekim, Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in Ebu Talib'e iman teklif ettiği an da bu andır. Ebu Talib, bu tekliften sonra, -ekser rivayetlere göre- müşrik dost ve arkadaşlarının zorlamalarıyla "Abdulmuttalip'in dini üzere..." demiştir. Rehber-i Ekmel, ona ölüm döşeğinde olduğu bir anda iman davetinde bulunduğu nazar-ı itibara alınırsa, demek ki, insanın şuuru bütün bütün bulanmadığı sürece, imanın kabul edilmesi için hâlâ bir fırsat vardır. 

Fakat, o son fırsatı da değerlendiremeyen bir kimse, üzerinde ölümün emareleri iyice belirip ruhun bedenden ayrılışının şiddetli hali kendisini sardığı ve öbür aleme tam adım atmak üzere olduğu zaman iman ettiğini söylerse, bu, iman-ı ye's kabul edilir. İmanın sahih olması için, en azından şuurluca "Allah'ım, hayatımı berbat ettim, ömrümü boş yere geçirdim; fakat, ahirete yürüdüğümü derinden hissettiğim şu dakikada da olsa, artık iman ediyorum!" demek ve sonra da, imanı ifade sadedinde bir sâlih amel ortaya koyacak, bir vakit namaz kılacak kadar bir vakit yaşamış olmak iktiza eder. İmanını beyan ettikten sonra küçük bir hayır işleyecek kadar dahi vakti kalmamış bir insanın nefsi elinden çıkmış ve iradesi iflas etmiş demektir ki, böyle birinin imanı makbul değildir. 

İmanın Kerâmeti 

Diğer taraftan, hâlet-i ye's açısından, bir inançsızın iman etmesi ile bir mü'minin tevbesini birbirinden ayırmak ve farklı şekilde değerlendirmek gerekmektedir. İslâm âlimleri ye's halinde iman etmenin geçersiz olduğu hususunda ittifak etmişlerdir; fakat, o durumdaki bir fasık mü'minin tevbesinin makbul olup olmadığı konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Genel kanaat, günahkâr bir mü'minin tevbesinin ye's halinde bile makbul olduğu yönündedir. 

Evet, ümit ve recâm odur ki, bir mü'min, o dakikaya kadar günah işlemiş olsa da, ölüm döşeğinde ve ahirete ait tabloları görmenin ürpertisini yaşadığı bir anda bile tevbe etse Rahman ü Rahim onun tevbesini kabul buyurur. Çünkü, o tevbenin bir arka planı ve bir nokta-yı istinadı vardır. O insan, daha önceden iman etmiştir, belli ölçüde sâlih amel de yapmıştır; nihayet günahları kalmıştır sırtında, hatta bunlar altından kalkılması çok zor ağırlıkta da olabilir. "Allah'ın meşietine kalmış; dilerse affeder, dilerse de azap eder" hakikati mahfuz, iman sermayesine sahip böyle birisi o esnada Cenâb-ı Hakk'a tevbe ederse, o iman iksiri hürmetine Mevlâ-yı Müteâl onu bağışlayabilir. 

Hasılı, can çekişme halinden önce, henüz hayattan ümit kesmeden ve ondan bütün bütün kopmadan küfürden dönmek ve imana yönelmek makbuldür. Ne var ki, bir manada gözler dünyaya kapanıp ukbaya aralanmışsa ve şuurlu imandan sonra bir vakit namazla dahi olsa amel etme imkânı kalmamışsa artık fırsat fevt edilmiş demektir. Bununla beraber, iman etmiş olmasına rağmen fısk u fücurdan bir türlü kurtulamamış kimseler için her zaman bir ümit kapısı açıktır. Nitekim, Mevlâ-yı Müteâl -mealen- şöyle buyurmaktadır: "Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır)." (Zümer, 39/53) Öyleyse, vaktinde iman etmiş kullar için, tevbe mevzuunda hususi bir muamele ve bir himayenin olabileceği Allah'ın rahmetinden ümit edilir.


Gözünden Perde Kalkmadan O'na Yönel

Şefkat Tepe 36. Bölüm - Leyla'nın Sonu Merak Konusu!

Resim

Celil hapisten kurtulduğunu düşünerek sevinç naraları atarken, hiç ummadığı bir anda teröristlerin eline düşer. Artık deşifre olduğu için kendisini bekleyen sonu tahmin edebilmektedir. 

Lolan kampında teröristlerce esir tutulan askerler, tam kurşuna dizilecekleri sırada gerçekleşen büyük bir patlama ile kurtulurlar. Fakat patlamanın gerçekleştiği araçta Leyla'nın olduğu haberi, herkesi yasa boğar. Askerler kurtulurlar ancak onları yine büyük bir tuzak beklemektedir.




Şefkat Tepe 36. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Şefkat Tepe 36. Bölüm

Şefkat Tepe 36. Bölüm Cumartesi günü saat 19.45'de Samanyolu TV'de.

29 Eylül 2011 Perşembe

STV'nin Maceracı Ekibi Erciş'i Ekranlara Taşıyacak

Samanyolu Televizyonu'nun Maceracı ekibi, Van'ın Erciş ilçesinin tarihi ve kültürel değerlerini tanıtmak için çekimler yapıyor.

Resim

Program sunucusu Murat Yeni ilçeye gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, doğu insanının bir kere daha misafirperver olduğunu yerinde gördüğünü ve çok mutlu olduğunu söyledi.
Amaçlarının ülkenin zenginliklerinin eni iyisini, en güzelini ekrana yansıtmak olduğunu ifade eden Yeni, çekim yapılan yerlerde büyük bir sevgi seli ile karşılaştıklarını, bundan dolayı da çok mutluluk duyduklarını ifade etti. Çekimler sırasında çocukluk arkadaşı ile de karşılaşan Yeni, bir süre sohbet etti. 

Erciş Kaymakamı Ramazan Fani'yi makamında ziyaret eden Yeni, Erciş İnci Kefali Kültür Festivali'ne gelmeyi düşündüğünü kaydetti. Maceracı program ekibi Haydarbey Mahallesi'nde yetişen domates, karpuz, kavun ve Saliha Mahallesi Bağlar mevkiinde bin yıllık geçmişi olan Erciş üzümü; yemek çeşitleri olarak ise mercimekli bulgur pilavı, keledoş, galasir, tandır balığı, tuzlu balık, içli köfte, Erciş cağı, Ercişte pilavı, ayranaşı çorbası, lahana sarma, güveç gibi yemeklerin çekimlerini yaptı.


STV'nin Maceracı Ekibi Erciş'i Ekranlara Taşıyacak

Maceracı, Canavar Avında!

Bu şehirde görülecek çok şey var!

Türkiye'yi karış karış gezen Maceracı, bu hafta Van'a gidiyor. Bölgede gezmedik yer bırakmayan Yeni, ilk olarak Van'ın doğa harikalarından biri olan Muradiye Şelalesi'ni ekrana getiriyor. Bu eşsiz manzara karşısında hayrete düşen Yeni, daha sonra yörenin ilginç gelenek ve göreneklerini, kültürel güzelliklerini izleyiciyle paylaşıyor.

Van'a özgü ürünlerin yer aldığı çarşıları, inci kefalini tutmanın pratik yollarını ve muhteşem üzüm bağlarını ekrana taşıyan Yeni, Van'da eğlence gecelerine katılarak birbirinden güzel Van türkülerini izleyenlerle buluşturuyor.

Yeni, yöresel halk oyunları grubunun oynadığı oyunları, Van'a özgü tadına doyulmaz lezzetleri, meşhur Van kedisiyle ilgili bilmediğimiz birçok detayı Maceracı'da ekrana taşıyor.




Maceracı Van Bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Maceracı Van Bölümü

Maceracı, Van bölümüyle 30 Eylül Cuma saat 21:50'de Samanyolu TV ekranlarında...

28 Eylül 2011 Çarşamba

Farklı Boyut 1. Bölüm Samanyolu TV'de...

Resim

Severek izleyeceğiniz yeni dizi Farklı Boyut yakında Samanyolu'nda... 

Samanyolu TV'de yakında "Farklı Boyut" adında yeni bir dizi ekrana gelecek. 

Senaristliğini Erhan Turhan'ın, yapımcılığını Mehmet Akyol'un, yönetmenliğini ise Taner Tunç'un üstlendiği yeni dizinin başrolünde Melek karakteriyle Müjgan Gönül yer alıyor. 

Müjgan Gönül "Farklı Boyut"ta yepyeni bir yüz ve oyun formatıyla seyirciyle buluşacak. 

Dizinin konusu şöyle: 

Melek, içinde sayısız şehitlerin olduğu bir sülaleye mensup biridir. Daha çocuk yaşındayken polis olan babası da şehit olduktan sonra hayatında birşeyler değişir. Artık gündelik hayatına birebir gerçekleşen rüyaları yön vermeye başlar. 

Yıllar geçer. Melek evlenir. Çocuk sahibi olur. Kader tekrar tecelli eder ve eşi de şehit olur. Eşinin şehit olma sürecinde artık rüyaları daha farklı bir hal alır. Çünkü her rüyasında artık babasını ve onun yanında birer şehidi görmeye başlar. Rüyasında gördüğü bu şehitlerin ondan yapmasını istediği bazı şeyler vardır. 

Bundan böyle Melek’in hayatı rüyaları ve yardım ettiği şehitlerin istekleri arasında örgülenir. Ancak bu durum kendi psikolojisini ve ailesini etkilediği gibi özel hayatını da etkiler. Çünkü Melek’in bu durumu sıradışı yeteneklerin avcılığını yapan bazı karanlık çevrelerin de dikkatini çekmiştir!





Farklı Boyut 1. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Farklı Boyut 1. Bölüm

Farklı Boyut, ilginç hikâyesi ve güçlü oyuncu kadrosuyla yakında Samanyolu TV'de...

Samanyolu Programları Çok Farklı!

Resim

Farklı Kültürler, farklı yöreler, farklı ülkeler, farklı lezzetler, farklı olaylar.
Farklı sağlık sizin farkınız. Samanyolu TV'nin birbirinden faydalı ve izleyicilere keyif veren programları sizler için ekrana geliyor. Samanyolu'ndan ayrılmayın!



Samanyolu Programları Çok Farklı!

Mert Kılıç Yeşil Elma'da

Oktay Usta’dan nefis tarifler… Artık bir Samanyolu klasiği haline gelen Yeşil Elma, ustaların ustası Oktay Usta’nın doyumsuz muhabbetiyle hafta içi her gün ekranlarınızdan mutfağınıza yansıyor. Her bölümde, sinema, tiyatro, müzik ve medya dünyasından konukların yer alacağı programda, Oktay ustanın konuğu Şefkat Tepe dizisinin Serdar üsteğmeni Mert Kılıç Yeşil Elma’da olacak...

Resim

Mert Kılıç, geçen bölüm suyun içine düşme sahnelerinin 15 kez tekrarlandığını şartlar ne kadar zor olsa da Şefkat Tepe dizisinde rol almaktan mutlu olduğunu söyledi.


Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim


Mert Kılıç Yeşil Elma'da

Davetsiz Misafir Gaziantep'te

Resim

Davetsiz Misafir, bu hafta Gaziantep’in eşsiz güzelliklerini ve yöresel türkülerini ekrana taşıyor. 

Davetsiz Misafir, Turgay Başyayla’nın keyifli sunumuyla bu hafta Gaziantep’ten ekrana geliyor. Türkülerin peşinden koşan Başyayla, Gaziantep’in birbirinden güzel türkülerini ve bu türkülerin ilginç hikayelerini izleyenlerle paylaşıyor. 

Başyayla bir yandan sabun yapan işçilerle uzun hava söylüyor, bir yandan da sabun yapımını en ince ayrıntısına kadar ekrana taşıyor. Daha sonra Gaziantep’te ilginç bir berbere giren ünlü türkücü, ateşle saç kesen, döner bıçağı ile sakal kesen sıra dışı berberi ekrana getiriyor. 

Biber ve patlıcan kurusunun nasıl yapıldığı, Ezo Gelin türküsünün ilginç hikayesi, yöre insanlarıyla yapılan keyifli sohbetler ve daha fazlası 28 Eylül Perşembe günü saat 23:00’da Samanyolu’nda...




Davetsiz Misafir Gaziantep Bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Davetsiz Misafir Gaziantep Bölümü

Turgay Başyayla’nın keyifli sunumuyla Gaziantep’ten ekrana gelen “Davetsiz Misafir”, 28 Eylül Perşembe günü saat 23.00’de Samanyolu TV’de...

İşte Ana Yüreği'nin Kamera Arkası

Resim

Samanyolu TV'nin yeni dizisi Ana Yüreği çekimlerinden keyifle izleyeceğiniz prova görüntüleri... 

Oyuncuların sahneye nasıl hazırlandıkları, sözlerin nasıl okunduğu ve bir sahnenin kaç kez tekrar sonunda çekilebildiği, Ana Yüreği dizisi kamera arkası görüntülerle ekrana geliyor...



Samanyolu TV'nin yeni dizisi Ana Yüreği çekimlerinden keyifle izleyeceğiniz prova görüntüleri... Oyuncuların sahneye nasıl hazırlandıkları, sözlerin nasıl okunduğu ve bir sahnenin kaç kez tekrar sonunda çekilebildiği ekrana geliyor...



İşte Ana Yüreği'nin Kamera Arkası

27 Eylül 2011 Salı

Samanyolu TV'de Yepyeni Bir Sağlık Programı Başladı...

Şifa Niyetine' Samanyolu TV'de...

Samanyolu TV'de yepyeni bir sağlık programı başlıyor... 

Opr. Dr. Gökhan Özçınar’ın sunumuyla ekranlara gelen Samanyolu TV’nin yeni sağlık programı Şifa Niyetine’de, sağlık konuları, alanında uzman doktorlar eşliğinde enine boyuna konuşularak, sağlıklı yaşamanın püf noktaları izleyicilere aktarılıyor. 

Canlı yayınlanan Şifa Niyetine’de Gökhan Özçınar her gün farklı bir hastalığı ele alarak teşhis ve tedavi yollarını gösteriyor. Sizden gelecek soruları da cevaplayan Gökhan Özçınar, şeker, kanser, tansiyon gibi günümüzde en sık görülen hastalıklar hakkındaki doğru bilgileri konusunda uzman konuk doktorlar eşliğinde izleyicilerle paylaşıyor. Hafta içi her gün birbirinden ünlü konukların katıldığı Şifa Niyetine, izleyenlere keyifli dakikalar yaşatıyor. 

İlgiyle takip edeceğiniz Şifa Niyetine programı, 26 Eylül Pazartesi’nden itibaren hafta içi her gün saat 08.00’de Samanyolu ekranlarında.



Şifa Niyetine' Samanyolu TV'de...

Böyle Analar da Var...

Resim

Güneydoğu'da askerlik yapan bir evlat, sorunlu evlilik yaşayan evin büyük kızı, işverenine âşık olan ortanca kız, lösemiye yakalanan küçük kız ve kocası tarafından aldatılmasına rağmen aileyi bir arada tutmaya çalışan bir anne...

Samanyolu TV'de ekrana gelen 'Ana Yüreği', entrikası bol, heyecanın her hafta arttığı, güçlü hikâyesiyle dikkat çeken bir dizi... Bu akşam üçüncü bölümüyle yayınlanacak dizinin setinde görüştüğümüz anne rolündeki tiyatrocu Eda Yılmaz, 'Böyle anneler var mı?' sorusuna; "Aslında fedakâr anneler var. Ama biz görmüyoruz. Böyle anneler bize uzaktaymış gibi geliyor. Dönüp yan komşunuza baktığınızda her hanede o kadar olay var ki, hepsinde de anneler ayakta tutmaya çalışıyor yuvayı." şeklinde cevap veriyor. Kendisi de bir anne olan Yılmaz, senaryoyu ilk okuduğunda sevmiş projeyi. Dizide kocası tarafından aldatılan ancak ayakta kalmak için çabalayan bir anneyi oynasa da gerçek hayatta bu kadar dik durup duramayacağı konusunda tereddütlü, "Ben böyle bir ana olamaz, güçlü duramazdım." diyor.

Ana Yüreği'nde 'aldatan koca' rolündeki Yusuf Nejat Buluz, dizide her şey yolunda giderken yaptığı hatanın ailesinin dağılmasına sebep oluşunu oyunculuk üzerinden yorumluyor: "Sevilen bir insanken yaptığı hata ile affedilmez bir girdaba giriyor. Seyirciler hem nefret edecek, hem acıyacak hem de dersler çıkaracaklar..." Yapımcılığını Ömer Önder'in üstlendiği, yönetmenliğini Abdulkadir Ceylan Ede'nin yaptığı Ana Yüreği'nde Eda Yılmaz ve Yusuf Nejat Buluz'un yanı sıra İsmet Özhan, Ahmet Yaşar Özveri, Fatih Murat Teke, Özdesu Akardere, Gökçe Kaltoğlu ve Burçin Bilim gibi oyuncular görev alıyor.

Ana Yüreği'nde heyecan artıyor

Dizinin bu haftaki bölümünde Hüsna, babasını bir kadınla gördüğünü annesine açıklamaya karar verir. Bu açıklama sonrasında annesinden sert bir karşılık gören Hüsna, çareyi Elmas ablasına sığınmakta bulur. Esma da kızıyla arasını bulması için Elmas'tan yardım ister. Askerde olan Yılmaz, teröristlere yakalanmamak için ölüm kalım savaşı vermektedir. Bu sırada öyle bir olay gerçekleşir ki Yılmaz'ın kurtulması şansa bağlı hale gelir. Nadir ise borcunu ödemesi için verilen mühlet dolunca buluşma yerine doğru gider. Bu buluşma, Nadir'in hayatını değiştirecek olayların başlangıcı olur.

'Entrikası bol bir dizi'

Abdulkadir Ceylan Ede (Yönetmen): "Ana Yüreği'nin kapı komşunuzun yaşayabileceği sıcak bir hikâyesi var. Entrikası bol bir proje. Dizi daha çok yeni. Tutar mı tutmaz mı bilemem. Ama hayatın içinde olan şeyler bunlar. Bir de dizi piyasasında rekabet çok fazla. 80-90 dizi yayına girdi.

Ana Yüreği, Samanyolu Televizyonu'nda bu akşam saat 19.45'te üçüncü bölümü ile ekrana gelecek.



ZAMAN


Böyle Analar da Var...

Farklı Boyut'un 1. Bölümünde Sürpriz Bir İsim!

Farklı Boyut, dizisinin ilk bölümünde ''Davetsiz Misafir'' programının sunucusu Turgay Başyayla konuk oyuncu olarak rol alacak.

Birleşik Arap Emirlikleri Macerası Devam Ediyor...

Resim


Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki turumuz bu hafta da devam ediyor. Çölün üzerine kurulu modern şehir Dubai’yi sizler için geziyoruz.

Burç Halife dünyanın en yüksek binası 

Göğe doğru yükselen bu dev bina 828 m yüksekliğinde ve 200 katlı. Burç Halife’nin 124. katına çıkıp, muhteşem Dubai manzarasını seyrediyoruz. Buraya çıkmak ücretli. Rezervasyonu olanlar yaklaşık 40 TL, rezervasyonu olmayanlar ise yaklaşık 160 TL ödüyorlar. Amerikalı mimar çöl gülünden esinlenerek dizayn etmiş binayı. 

Çölde kayak olur mu?

Birleşik Arap Emirlikleri’nde hava sıcaklığı 35° - 40° iken insanlar Dubai’de -4°’de kayak yapıyorlar. Nerede mi? Yapay kayak merkezinde. Dubai sıcağında insanlar soğuk havanın ve karın keyfini çıkarıyorlar. Kayak merkezindeki teleferiğe binince buranın ne kadar büyük bir mekan olduğunu daha iyi anlıyoruz. Dev klimalarla içerisi sürekli soğutuluyor burada. Soğutma için harcanan para dudak uçuklatacak cinsten.

Klimalı otobüs durakları daha önce hiç görmemiştiniz.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde otobüs durakları klimalı. Öğle vakti dışarıda sıcaklık 35-40 derece olurken Otobüs durağında sıcaklık 21 derece. Sıcak ortamdan gelen yolcular serin ortamda otobüs gelene kadar rahat bir dinlenme imkanına kavuşuyorlar. Yerli Araplardan herkesin arabası olduğu için bu otobüs duraklarından daha çok yurtdışından bu ülkeye çalışmaya gelen işçiler istifade ediyor.

Çölü yeşillendiren Araplar, üzerine bir de geniş golf sahası kurmuşlar.

Geniş bir golf sahasını geziyoruz. İlginçtir, Dubaililer çölde çimi yetiştirmeyi başarmışlar. Bu geniş alan tamamen çimlerle kaplı. Golf severler de bu yeşil alanda golf oynamanın tadını çıkarıyorlar. Golf oynamak öyle ucuz bir sporda değil. 4 saat Golf oynamak için 200 doları gözden çıkarıyor oyuncular.

Çölde safari muhteşem!

Aracımıza atlayıp çöle doğru yola koyuluyoruz. Herkes için farklı bir aktivite var burada. Kimisi ata binerken bir diğeri deveye bir başkası da ATV’ye biniyor. Müthiş bir rüzgar ve toz var burada. İşte bu tozun arasında biz de başlıyoruz maceralı bir safariye…

Çölün ortasında yapayalnız kaldık.

Safari yapmak sanıldığı kadar kolay değil. Aracımız kuma saplanınca çölün ortasında kaldık. Güneş batmak üzere. Çevrede de bize yardım edebilecek kimse yok. Aracı çıkarmak için çözüm yollarını tek tek deniyoruz. Önce tekerleklerin havasını indiriyoruz, aracın arkasından itiyoruz, tekerleğin etrafındaki kumları eşeliyoruz. Ancak ne yaptıysak çare vermiyor. Güneş de artık iyiden iyiye batmış durumda. Bu ıssız çölden nasıl mı kurtulduk. Cevabını Cumartesi akşamı Ayna’da bulacaksınız.


Ayna - Birleşik Arap Emirlikleri (2) bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Ayna - Birleşik Arap Emirlikleri (2) Bölümü

24 Eylül 2011 Cumartesi

Ana Yüreği 3. Bölüm - Esma, Büyük Çıkmazda!

Babasını bir kadınla gören Hüsna, bunu belgelemenin derdine düşünce tüm çabaları kendi aleyhine gelişir ve annesi Esma ile arası bozulur. Hüsna bu durum karşısında çareyi Elmas Abla'sına sığınmakta bulur.

Diğer taraftan hayatı, kendisini dağda bulan çobana bağlı olan Yılmaz, bir süre sonra anlar ki kurtulması için çobanın insafı da yetmemektedir. Nadir ise borcunu ödemesi için verilen zaman dolunca, tüm hayatını değiştirecek olayların yaşanmasına sebebiyet verecek buluşma yerine doğru gider.







Ana Yüreği 3. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.


Ana Yüreği 3. Bölüm


Ana Yüreği, yeni bölümü ile 26 Eylül Pazartesi günü saat 19.45’te Samanyolu TV'de...

Farklı Desenler 43. Bölüm - Feride, Kayınpederinin Büyük Sırrını Öğreniyor...

Şeref'in çocuklarından kurtulmak isteyen Pınar, Feride'ye bir iyilik yaparak çocuklarını ona verir. Pınar'ın yardımıyla çocuklarına kavuşan Feride ise bu sevincini tam anlamıyla yaşayamadan ikinci bir sürprizle sarsılır. Feride'nin en yakınından gelecek bu darbe onu çok büyük bir hayal kırıklığına uğratacaktır.

Ailesini karşısına alan Hayrettin Bey ise yaşadığı olayları kaldıramayarak fenalaşır. Durumu haber alır almaz hastaneye koşan Feride, kayınpederinin büyük sırrına ortak olur. Yaşar ve Leyla'nın umuda yolculuğu ise hiç beklemedikleri bir yerde ve beklenmedik bir şekilde sona erecektir.





Farklı Desenler 43. Bölümü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Farklı Desenler 43. Bölüm


Samanyolu TV'nin çok beğenilen dizisi Farklı Desenler Pazar günü saat 19:45'te sizlerle...

23 Eylül 2011 Cuma

Zikir, Fikirle Beslenirse Meyve Verir

Sofîlerce, Allah'ın ad ve unvanlarının teker teker veya birkaçının bir arada anılması ve tekrar edilmesi şeklinde anlaşılan zikir; anmak, hatırlamak, varlığın koridorlarında gezerken hemen her nesneden Allah'a ait bir mesaj almak ve O'nu ins-cin herkese ilan etmek demektir.

Cenâb-ı Hakk'ı mübarek isimleriyle yâd etmek, sıfât-ı Sübhâniyesiyle anmak, ef'âl-i ilâhiyesiyle hatırlamak ve "Allah şu işleri nasıl da bin bir hikmetle yapıyor" diyerek takdir ve minnet hislerini ifade etmektir zikir.

Zikir, bazen mücerret bir yâd etme şeklinde olur; bazen onunla beraber bir fikir ve tefekkür de bulunur. Bazen kalbinizde takdir ve tebcil hisleri coşar ve Allah'ın ululuğunu, azametini temâşâ ettiğiniz o an içinizden "Allahu Ekber" demek gelir. Bazen, O'nun sonsuz nimetlerinin sağanak sağanak boşalması karşısında gönlünüzde "Elhamdulillah, elminnetü lillah, eşşükrü lillah" diye bağırma, Cenâb-ı Hakk'a minnet ve şükranlarınızı ifade etme arzusu hasıl olur. Bir başka zaman, Allah Teâlâ'yı şerikten, nazîrden, zıdd u nidden tenzih sadedinde ya da bazı insanların bir kısım işleri falana, filana veya kendilerine isnâd etmeleri karşısında, "Her şeyin fâili Allah'tır; O, işine başkalarının karışmasından muallâdır, müzekkâdır.. O Sübhân'dır.." der, "Sübhânallah" diye haykırmak istersiniz. Mesela, bir belgeselde, insan fizyolojisiyle, anatomisiyle ya da ruhun fizikî yapı üzerindeki tasarruflarıyla alâkalı baş döndüren icraât-ı Sübhâniyeyi gördüğünüz zaman, art arda "Sübhânallah" sözü dökülür dudaklarınızdan; Allah'ı anarsınız, "Ne büyüksün Rabb'im, Sen Ahsenü'l-Hâlıkîn'sin" demek gelir içinizden. Bir musibete maruz kaldığınız ya da bir belanın def ü ref'ini gördüğünüz zaman da, yine O'nun merhameti, hıfzı ve inayeti ile alâkalı mülahazalar gelir aklınıza; gelir de siz "Yâ Fârice'l-hemm, yâ Kâşife'l-gamm" yakarışlarıyla bir kere daha O'nu yâd eder ve "Ey sıkıntı ve tasaları kaldıran, ey gam ve kederleri gideren" diyerek O'na yönelirsiniz. Bunların her biri, değişik şekillerde O'nu zikretme demektir ve hadiselerin insan gönlünde tetiklediği duygularla meydana gelen zikirlerdir.

Bütün Azalarla Zikir

Zikir, hem dil, hem kalb, hem beden, hem de vicdanla yerine getirilen bir vazife ve bir kulluk borcudur. Cenâb-ı Hakk'ı o güzel isimleriyle, kudsî sıfatlarıyla yâd etmek, O'na hamd ü senâda bulunmak ve tesbîh u temcîdlerle gürlemek, yerinde Kitab'ı okumak, yerinde de aczini, fakrını duâ ve münâcât lisânıyla ilân etmek... dil ile yapılan birer zikirdir. Allah'ın varlığına dair delillerin mülâhazasıyla oturup kalkmak, enfüsî ve âfâkî yollarla varlık ve varlığın perde arkası sırlarını araştırmak; varlık kitabında sürekli parlayıp duran ve her an bize ayrı ayrı şeyler fısıldayan İlâhî isim ve sıfatları düşünmek ve basiret yoluyla uhrevî güzellikleri temâşâ etmek de bir kalbî zikirdir. İlâhî emir ve yasakları, kulluk adına yapılan teklifleri vicdanında hissederek, iştiyakla emirlerin ifâsına koşmak ve derin bir mes'ûliyet şuuruyla yasaklardan kaçınmak da bedenî zikirdir.

Öyleyse, bizim bütün ibadetlerimiz, zekâtımız, orucumuz, haccımız ve namazımız da birer zikirdir. Mesela, namaz, potansiyel olarak hatırlatıcı bir güce sahiptir. Namaz kılmak, Cenâb-ı Hakk'ın emrine bir riâyettir ama aynı zamanda Allah'ı anmaya da bir vesiledir. Kur'ân-ı Kerim, "Ve ekımi's-salâte lizikrî-Beni hatırlamak için namaz kıl." mealindeki âyetle bu hakikati hatırlatır.

Ayrıca, Kur'an-ı Kerim mealen şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, düşünen insanlar için ayetler vardır. Onlar ki, Allah'ı kâh ayakta divan durarak, kâh oturarak, zaman zaman da yanları üzere uzanmış olarak zikreder, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: "Ey büyük Rabb'imiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru!" (Âl-i İmran, 3/190-191) Ayet-i kerimelerde zikirden sonra tefekkür nazara verilmekte ve zikir tefekküre bağlanmaktadır. Ayaktayken, oturuyorken ve uzanmışken Allah'ı zikreden, uzanmış haldeyken bile bir iç anışla da olsa O'nu zikretmelerini kesmeyen ve hayatlarının her safhasını, hemen her faslını zikirle derinleştiren insanların, ömürlerini sürekli zikir-fikir arası seyahatlerle mânâlandırdığı ifade edilmektedir.

Bu ayet-i kerimeyle ve zikir-fikir münasebetiyle alâkalı olarak Hazreti Âişe der ki: Bir gün Resûlullah yanıma geldi ve "Âişe, bu gece Rabb'ime ibadet etmem için bana izin verir misin?" buyurdu. Ben de, "Ey Allah'ın Resûlü, ben senin yakınlığını da severim, isteklerini de." dedim. Kalktı, odadaki su ibriğine vardı, abdest aldı, suyu çok da dökmedi, sonra namaza ve Kur'ân okumaya başladı. Çok geçmedi ki ağlamaya durdu. O kadar ağladı ki gözyaşlarının yeri ıslattığını gördüm. Sonra Bilâl geldi, kendisine sabah namazını bildiriyordu. Baktı ki O ağlıyor, "Ey Allah'ın Elçisi, dedi, Allah Teâlâ senin geçmiş ve gelecek günahını affetmiş olduğu halde ağlıyor musun?" "Ey Bilâl, buyurdu, şu halde ben şükreden bir kul olmayayım mı?" Bundan sonra buyurdu ki, "Nasıl ağlamayayım, Allah Teâlâ bu gece "inne fi halkıssemâvâti vel ard..." ayetini indirdi. "Resûlullah bunu söyledi, sonra da "Vay onu okuyup da, o konuda tefekkür etmeyenlere! Vay onu çeneleri arasında çiğneyip de onun hakkında derince düşünmeyenlere!" buyurdu.

ÖZETLE:

1- Zikir, en geniş anlamıyla; anmak, hatırlamak, varlığın koridorlarında gezerken hemen her nesneden Allah'a ait bir mesaj almak ve O'nu herkese ilan etmek demektir.

2- Zikir, hem dil, hem kalb, hem beden hem de vicdanla yerine getirilmesi gereken bir vazife ve bir kulluk borcudur.

3- Kur'an-ı Kerim'de zikirden sonra tefekkür nazara verilmekte ve insanların, ömürlerini sürekli zikir-fikir arası seyahatlerle manalandırması gerektiği ifade edilmektedir.

Maceracı Mardin - Tam 7 Bin Yıllık Mesaj Sizlerle

Resim


Maceracı, farklı kültürlerin buluştuğu yerde...

Türkiye'yi karış karış gezen Maceracı, bu hafta yedi bin yıllık tarihe sahip, birçok kültürü içinde barındıran Mardin'de...

Mardin'in eşsiz güzelliklerini ekrana taşıyan Maceracı, Mardin çarşıları ile yörenin kültürel güzelliklerini izleyicilerle paylaşıyor. Mardin'de eğlence gecelerine katılan Murat Yeni, birbirinden güzel Mardin türkülerini izleyenlerle buluşturarak, türküler eşliğinde "reyhani" oyununu ekrana getiriyor.

Yeni, Mardin'in tarihi ve turistik yerlerini, yöresel halk oyunları grubunun oynadığı muhteşem oyunları, Mardin'e has tadına doyulmaz lezzetleri, Kasımiye Medresesi'ni, meşhur kuzu dolmasını, üç bin yıllık tarihi bulunan telkari sanatını ve taş oymacılığını çok özel görüntülerle ekrana taşıyor.






Maceracı Mardin Bölümünü Küre TV'den izleyebilirsiniz.
Maceracı Mardin Bölümü
Maceracı, Yeni Bölümü ile 23 Eylül Cuma 21:20'de Samanyolu TV'de ve aynı zamanda Küre TV'de...

21 Eylül 2011 Çarşamba

Ve İnsan Aldandı Sona Erdi

Samanyolu Televizyonu'ndan alınan bilgilere göre yaz sezonunda ekrana gelen "Ve İnsan Aldandı" isimli dizi, 10. bölüm itibarı ile sona ermiştir.


Ve İnsan Aldandı Sona Erdi

Şifa Niyetine 26 Eylül Pazartesi Başlıyor!

Resim

Resim




Tansiyon Neden Yükselir? A'dan Z'ye Beslenme!
Stresle Mücadelenin Altın Kuralı! Kronik Rahatsızlıklar!

Sağlıklı Bir Yaşam İçin 'Şifa Niyetine' Yakında Samanyolu'nda...


Resim



Şifa Niyetine 26 Eylül Pazartesi Başlıyor!

20 Eylül 2011 Salı

Farklı Kültürlerin Kesişme Noktası - Davetsiz Misafir Bu Hafta Hatay'da

Davetsiz Misafir bu hafta, semavi dinlerin ve farklı kültürlerin kesişme noktası olan Hatay'dan ekrana geliyor.

Ünlü türkücü Turgay Başyayla, önce tarihi dokusu ve köklü kültürü ile Hatay'da isim yapmış olan Şenköy'ü ekrana getiriyor. Burada Hatay'ın yöresel lezzetlerinden olan peynir helvası, tuzlu yoğurt ve Hatay'ın olmazsa olmazı biberli ekmeğin yapımını ekrana taşıyor.

Başyayla, daha sonra Hatay'ın Belen ilçesinde düzenlenen güreş müsabakalarına katılarak beş bin yıllık bir geleneği ekrana getiriyor. Kırıkhan ilçesinin Gölbaşı köyüne yolu düşen Davetsiz Misafir, burada da farklı bir geçim kaynağı olan kurbağa avcılığını ve kurbağa avlamanın ince detaylarını izleyenlerle paylaşıyor.

Dünyanın en kaliteli ney kamışlarının yetiştiği Hatay'ın Samandağı ilçesini de unutmayan sunucu, Hatay'ın ney ustalarından Alper Bey'le birlikte geleneksel üflemeli çalgımız olan ney yapımını ekranlara taşıyor. Türkücü son olarak, 1982 yılında Afgan-Rus savaşı sonrasında yurtlarını terk etmek zorunda kalıp Hatay'ın Ovakent beldesine yerleşen Özbek soydaşlarımızın evine konuk oluyor.