15 Şubat 2009 Pazar

OKTAY USTA İLE RÖPORTAJ

Samanyolu Televizyonun bir klasiği, bir vazgeçilmezi Yeşil Elma. Ve tabiî ki güler yüzü, hoş sohbeti ile her gün evimize konuk ettiğimiz Oktay AYMELEK. Her gün ekranlarda gördüğümüz Oktay Ustamızı biraz daha yakından hem tanımak hem tanıtmak istedik. Program çıkışı konuk oluyoruz Oktay Ustaya. Ekranın önündeki ile hiç farkı olmayan oldukça sıcak ve samimi bir kişilik ile karşılaşıyoruz. Kendisi 1968 Bolu Mengen doğumlu. Soruyoruz Oktay Ustaya: “Neden aşçılık?” diye, başlıyor anlatmaya. Çocukluğu elektrik ve suyun olmadığı bir köyde geçmiş. 70 li yıllar tabi.. Günümüzün birçok imkânı o zamanlarda yok. Bir akşam bile normal bir ışıkta ders çalışamazdık diyor. Ailelerinde bayanlar ev hanımı olur yemek yaparmış, erkekler profesyonel aşçı olurmuş yemek yaparmış. Yani aşçılık bir nevi babadan oğla geçen saltanatmış. Kendisi başka bir meslek tercih etmeyi hiç düşünmemiş ama köyün ötesindeki karayolundan geçen arabaları görünce çok özenir keşke şoför olsam dermiş. Tabi bunlar o güne bağlı çocukça hayaller.Ailesinden çok destek görmüş Oktay Usta. 1983’ün Nisan ayında henüz 15 yaşında İstanbul’da amcasının yanında bir otelde başlamış aşçılığa. Hem para kazanmak, hem işi öğrenmek hem de gurbet hayatına alışmak zorunda olduğu için bir hayli zor olmuş ilk yıllar.
Oktay Ustaya soruyoruz: Bunca yıllık deneyimi tek kelime ile özetleyebilir misiniz?
Oktay Usta: Çalışmak.. Çalışmak.. Çalışmak…Sadece mesleğimi seviyorum demekle olmuyor gerçekten çok çalışmak lazım..
Oktay ustanın yoğun bir iş temposu olduğunu biliyoruz ve soruyoruz: Yoğun iş temponuzdan biraz bahseder misiniz sizi ve ailenizi nasıl etkiliyor iş hayatınız?
Oktay Usta: Bu zamana kadar tam 8 yıl sabah televizyonda, akşam otelde çalıştım. Televizyon, Otel ve ev arasında gittim geldim ve inanın hiçbir sosyal hayatım olmadı. Şartlandırdım kendimi motive çok önemli zevk alarak 8 yıl bu tempoda gittim. Bu arada üç tane de yemek kitabı çıkardım. Ama yaş 40’a yaklaşınca gerçekten yoruluyorsunuz o yüzden bende oteli bıraktım sadece televizyonda devam ediyorum. Arada yurt dışı konferans, kermes ve fuarlar hariç.
- Peki Oktay Usta, “Yemek yapmak bir sanattır” diyebilir miyiz?
Oktay Usta, demesek ayıp olur der gibi tabiî ki diyor.
Oktay Usta: Tabii ki. Kesinlikle sanat.. Yapım süreci, aşamaları, süslemesi.. Yemeğin derinliklerine inerek bir nevi tıpkı ressamın kalemi ile konuşması gibi malzemelerle hemhal olarak yapıyorsunuz yemeği. Duygu katıyorsunuz. Lezzet için yemeğe kattığınız duygu da önemli. Yemek yapmak, bir sanattır.
- Programınızı takip eden seyircilerinize programdan daha istifade edebilsinler diye söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Oktay Usta: Şunu söylemek istiyorum. Türkiye’de geçmişten bu yana yemek tarifi ekranlarda verilirdi hep. Bir programın köşesine bir aşçı konur, sunucu, konuk hâkimiyetinde; aşçı da bilgilerini paylaşmaya çalışırdı. Ama Samanyolu Televizyonu bu konuda bir ilki başardı. Yemek tarifini programının bir köşesinden kurtardı ve başlı başına bir program olarak seyircilere sundu. Hâkimiyet, program kontrolü aşçıda. Bu çok faydalı bir şey. Seyirciye tam net ulaşabiliyorum ve demek istediklerimi tekrar tekrar söyleyebiliyorum. Seyircilerimin tek yapması gereken dikkatle seyretmek ve not almak. Bu arada bir konuya değinmek istiyorum. Çok çeşit yemek yapıyorum diye eleştirenler oluyor. Ama ben çok çeşit yapıyorum ki seyircilerim hangi tarifi daha rahat yapabileceğine inanıyorsa onu alsın yapsın. Seçme şansları çok olsun böylece her programda daha çok insana faydalı olmuş oluyorum. Buna inandığım içinde çok çeşit tarif veriyorum.
- Kendinize ait, sizin icat ettiğiniz bir yemek var mı?
Oktay Usta: Bütün yemeklerimi doğaçlama yapıyorum. Mesela bugün programda karnabaharlı börek yaptım. Normalde karnabahar yemeği yapılır. Bende oldukça sağlıklı, hafif ve lezzetli diye bunu börekte kullandım. Orijinal tadı farklı malzemelerle yeniden hazırladım. Bu tarz değişiklikler yapıyorum. Yağda kızartma yerine közleme, çok kıyma kullanmaktansa mercimek kullanmak gibi. Hem daha sağlıklı hem daha uygun oluyor. Hep “Ne Yapabiliriz?”in peşindeyiz çünkü mutfak sanatı çok geniş. En çok sevdiği yemeği soruyoruz Oktay Ustaya.
Oktay Usta: İnanın ayrıt yapamam birini seviyorum desem öbürüne haksızlık etmiş olurum hepsini çok seviyorum, diyor. Gerçekten çok duygusal biri Oktay Usta ve mesleğine ait her malzeme ile duygusal bir bağ kurmuş. Yemeklerin bile alınmasını istemediğini anlıyoruz bu cevabında.
- Televizyon hayatı ile nasıl tanıştınız?
Oktay Usta: Bundan 10 yıl önceydi. Bir otelde yemek dersi veriyordum. Yemek yaparken otele Ayşe TÜTER’de geldi. Beni gördü ve bana “ Seni televizyona çıkartmalı, evet sen televizyonlara çıkmalısın” dedi. Tabi benim için bir hayaldi bu önceden. Bir günlüğüne “Perihan Savaş Bizimle” programına konuk oldum. Stüdyoda ki Meryem Akbal ve o günkü ekip beni keşfetti ve bir daha bırakmadı. 1998’den beri sadece Samanyolu Televizyonundayım. Programın aynı zamanda sunucusu ben olduğum için her bilgiyi verebileceğim bir program yapma şansım var yıllardır burada bir yere gitmeyi de düşünmüyorum.
-Geleceğe yönelik idealleriniz neler?
Oktay Usta: Sırf Türk Mutfağına ait yemek kitabı çıkartmak, yemek kursu ve dersi verebilmek, Yemek okulu açabilmek ya da çok deneyimli ve başarı bir restoran açmak. Tabi bunlar şimdilik sadece bir hayal finansal destek sorunum var. Ama bunları yapabilmeyi çok isterdim bunları gerçekleştirmeye çalışacağım.
- Seyircileriniz ile direk iletişim kurabileceğiniz bir siteniz var mı?
Oktay Usta: Evet http://www.oktayustam.com/ bu adresten hem bana ulaşabilirler hem de günlük Samanyolu TV de yaptığım yemek tariflerini takip edebilirler.Program sonrası yapımcı Filiz Hanım yemeklerin farklı açılardan fotoğraflarını çekiyor. Bunları internet adresine gönderip detaylı bir şekilde tarifi veriliyor. Gündüz çalışanlar için çok iyi oluyor bu hizmet.
Oldukça duygusal biri olan Oktay Usta Televizyon da en çokta Samanyolu TV de yayımlanan “Ölümsüz Kahramanlar"ı seyrederken çok duygulandığını her seyredişinde ağladığını söylüyor. Hayatın dönemeçlerinin oldukça zor olduğunu ve çok çalışmanın gerekliliğini vurguluyor. Ve diyor ki; “15 yaşında mesleğe atılsanız ancak 25’te bir şeyler öğrenirsiniz, 30 yaşına kadar iyice deneyimlerinizi arttırıp 40’a kadar bunları aktif bir şekilde paylaşabilirsiniz. Ama 40’tan sonra o verimlilik o güç kalmıyor gerçekten. Çok zor koşullarda yetişebilirsiniz ama mühim olan her koşulda başarıyı yakalayabilmektir. ”Zor koşullarda üstün başarı sağlayabilen Oktay Usta, herkese özelliklede başarının sırrını arayanlara mükemmel bir örnek. Meslek ve özel hayatında başarılar diliyor ve ayrılıyoruz.

Alıntıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder