16 Nisan 2012 Pazartesi

Aksiyon Sahneleri Ondan Sorulur!

Ertuğrul Şakar (Kordon Celil) ile Yeni Röportaj!

Resim

Terör olaylarının ocakları ateş gibi kavurduğu bir dönemde, bölgedeki askerlerin terörle mücadelesini
anlatan Şefkat Tepe'de askiyon hız kesmeden devam ediyor. Dizide sert mizaçlı astsubay Kordon Celil
karakterini canlandıran Ertuğrul Şakar da milyonların beğeniyle izlediği aksiyon sahneleriyle göz
dolduruyor. Aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi'nde diksiyon ve tiyatro kursları veren usta oyuncu
Ertuğrul Şakar ile sizler için bir araya geldik.


Herhalde en uzun askerlik yapan kişi sizsinizdir? Nasıl gidiyor askerlik?

Hiç böyle düşünmemiştim fakat şunu unutmayalım, ben astsubayım yani emekli olana kadar çalışacağım.
Askerlik zor meslekmiş cidden, o kadar iş yaptım içlerinde en zoru bu oldu.

Bu işin şöyle de güzel bir tarafı var, anlatacak askerlik anılarınız da çok oluyordur?

Olmaz mı... Ben dizideki askerliğimde gerçekte yaptığım askerlikte yaşamadığım anları yaşıyorum.
Zaten yakın çevremdeki insanlar "ilahi adalet tecelli etti" diyorlar. Selimiye Kışlası'nda, boğaz manzaralı
bir koğuşta geceleri Kız Kulesi'ne bakarak yatan, gündüzleri de beyaz gömlek siyah pantalonla askerlik yapan
biri için yaşanan elit hikayelerden sonra şimdi gerçek ve bir o kadar ilginç anılar olmuyor değil!

Yeter artık dediğiniz olmuyor mu? Oraya koş Celil, buraya koş Celil!

Olmaz mı? Sette de espri konusudur bu. Yahu şu adam neden şöyle sakin sakin yüreyerek bir yerden 
bir yere gitmez? Buluşma yerleri hep ya bir kayanın ardı ya da bir mağara. Yahu hiç mi bir kafede şöyle
sıcak bir ortamda sıcak bir şeyler yudumlarken göremeyiz? Ne bileyim, geçmişiyle ilgili çekimler yaparken 
o kadar kordon diyor. Şöyle İzmir'de Kordon'da görsek. Hep çatışma sahneleri, hep çatışma sahneleri...

Bildiğimiz kadarıyla evlisiniz, eşiniz ne diyor bu işe?

Herkesten gelen, özellikle de ailesinden gelen şu soruya cevap vermekle meşgul: 
"evde de böyle asabi mi, bağırıyor mu?" Bunun dışında, ayrı kalmak bizim için en büyük sorun.
Zaten sete gelip de çalışma ortamımızı gördükten sonra çalışma şartlarının zorluğunu daha iyi
biliyor ve her zaman bana destek oluyor. Aslında Kordon Celil'i kendisi yapan eşim.
O olmasa bu kadar zor şartların üstünden gelemeyebilirdim.

Şefkat Tepe'yle tanışmanız nasıl oldu?

Bir gece saat 23.00 civarlarında arabamı park ederken telefonum çaldı.
Diziden bahsettiler. Karakteri okuduğumda "işte budur" dedim. Celil karakteri çok
hoşuma gitti. Böyle başladı tanışmamız. Sonra o da beni sevdi, ben de Şefkat Tepe'yi.
Adı gibi şefkatini esirgemeyen bir dizi oldu bizimkisi ve ben tanıştığıma çok memnunum.

Celil şu sıralar zorlu bir dönemeçten geçiyor. Gerek özel hayatıyla ilgili öğrendiği 
yıkıcı gerçekler, gerek yaşadığı zorluklar. Bunun altından kalkabilecek mi?


Lütfen, ne demek zorlukların altından kalkabilecek mi? Celil, her şeyden önce dinine ve
vatanına düşkün biri. Bu dünyanın imtihan dünyası olduğuna, hayrın da şerrin de Allah'tan
geldiğine inanan biri. Tabi ki çok zorlansa da bütün zorlukların üstesinden gelecektir.
Ayrıca Kordon bu, zorluk onun göbek adı.

Serdar Komutan ve askerlerle gerçekten dizideki kadar sıkı bir dostluk oluştu mu aranızda?

Bizim zaten en büyük avantajımız, kurduğumuz dostluklar oldu. Aldığımız başarı ve 
reytingler bu dostlukların sonucudur. Ekrana yansıyan bizim samimiyetimiz aslında.
Bizim dostluğumuz o kadar ilerledi ki yeni arkadaşlıkların doğmasını sağladı.
Örneğin eşim ve Leyla çok iyi anlaşan iki arkadaş oldu. Serdar ve beni de dahil edip
birlikte hafta sonu planları yaparlar. Yani biz set arkadaşlığının da ilerisindeyiz.

Bize biraz setten ve Konya'nın dağlarının zorlu şartlarından bahseder misiniz?

Öncelikle çok harika bir setimiz var. Sevenlerimiz sıcak evlerinde diziyi izlerken, 
-15 derecede donma tehlikesi geçiriyor oluyoruz. Belimize kadar gelen karda, 
altında ne olduğunu bilmeden koşmak çok farklı bir his. Ben ne kadar anlatsam
yeterli olmayacaktır, yaşamak lazım. Araçlarımızın yolda kaldığı, kara saplandığı,
"bundan sonrasını yürüyerek gideceğiz" dediğimiz anlar, artık bizim için rutinden
öteye gitmiyor. "Peki kardeşim, derdiniz ne oturun evinizde" diye aklından geçirenler
olabilir. Unutmayınız ki, büyük şehirlerde yaşayan insanlar hafta sonları doğa yürüyüşü
adı altında tonlarca para harcayıp bizim yaptıklarımızı yapmaya çalışıyorlar. Biz bir karşılık
ödemeden bol oksijen alma fırsatı bulduğumuz için bu işi her hafta yapıyoruz.

Böylesi zorlu bir çekim atmosferi olunca, ilginç anılar da çok oluyordur. Bizimle de paylaşır mısınız?

Kesinlikle. İkinci sezonun ilk bölümünde çatışma sahnesi çekiyoruz, teröristlerden gelen bir roketi 
fark edip Laz Hasan'ın üstüne atlayacağım ve onu roketten kurtaracağım.Fakat bomba yanlışlıkla 
daha çekime başlamadan ayaklarımın altında patladı. Bu, unutulmayacak bir anımdır. Bir keresinde
de çekim esnasında ayağım burkuldu. Hastaneye gittik. "Ayak çatlamış, hadi bakalım kordon hayırlı olsun." 
teşhisi konuldu. Kalabalık bir mağara çekiminde tam ortamıza büyük bir taşın yuvarlandığını ya da kamyon
kasasından düşüp köprücük kemiğini kıran arkadaşımızı, o kadar çok olay var ki hangi birini anlatayım.

Zor sahnelerde dublör kullanıyor musunuz?

Zor sahneden kastınız ne bilmiyorum ama bana göre artık zorun sınırları iyice arttı.
Köprüden, akıntılı ve hızla akan bir suya atlamak mı? Atladım. Binalardan iple inmek mi?
İndim. Yüksek bir dağın eteklerinden sırtında askeri çantayla ve tam teçhizat, tepeye 
6 kere inip çıkmak mı? İnip çıktım. Sıcaklarda ya da gündüz -19 derecede çalışmak mı?
Üstelik bunları da dublör kullanmadan yapıyorum.

Şefkat Tepe nereye gidiyor, ilerleyen bölümlerde neler bekliyor bizleri?

Şefkat Tepe, herkesin tahmin edemeyeceği bir yolda ilerliyor.
Rakipleri için tehdit, sevenleri için göğüsleri kabartan başarılara imza atıyor.
Bu da tabi bizi, yönetmenimizi, yapımcımızı, senaristimizi daha titiz, daha ince eleyip
sık dokuyan bir çalışma temposuna sürüklüyor. İlerleyen bölümler için sizinle paylaşacağım
tek şey, izleyiciyi çok büyük sürprizlerin bekliyor olduğudur. Bana güvenin, kordon sözü!

Klişe bir soru olacak fakat Celil ve Ertuğruk birbirlerine ne kadar benziyor?

İkisi de aşağı yukarı aynı ideale sahipler; bu bayrak inmesin, bu ezan dinmesin!
Ama Celil'in sorunları çözme şekli Ertuğrul'a göre daha sert.

Ertuğrul'a dönersek gelecek hedefleri neler? On yıl sonra Ertuğrul Şakar'ı nerede görüyorsunuz?

Çok nefse yönelik soru ama geleceği sadece Allah bilir. 
Allah sağlık, sıhhat, huzur ve helal kazanç versin. Bir de ölene kadar çalışmak isterim.
Büyük ihtimalle 10 yıl sonra da oyunculuk ve öğretmenliğe devam ediyor olurum.

Benim için zirve şurasıdır dediğiniz yer neresi?

Zirve benim için eşimin yanıdır.

Resim
Resim

Aksiyon Sahneleri Ondan Sorulur!



Resim Resim
Resim Resim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder